En Beğenilen Münazarat kitaplarını, en beğenilen Münazarat sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Münazarat yazarlarını, en beğenilen Münazarat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bediüzzaman Hazretleri İstanbul'a gelir gelmez ulemayı münazaraya davet eder. Bunun üzerine, İstanbul'daki meşhur âlimler grup grup ziyaretine gelirler, suâller sorarlar ve sorularının hepsinin cevabını da doğru olarak alırlar. Bediüzzaman'ın bundan maksadı, Doğu Anadolu'daki ilim ve irfan faaliyetine nazara dikkati çekmektir. Zaten kaldığı Şekerci Han'ın kapısına: "Burada her müşkül halledilir, her suâle cevap verilir, fakat sual sorulmaz." diye bir levha astırır.
Evet Asr-ı Saadet'te sıradan bir adam, Hz. Ömer gibi celâdetli bir halifeye, "O üzerindeki elbisenin kumaşını nereden buldun? Bize dağıtılandan ben bir elbise yaptıramadan, seninki nasıl yetti?" diye sormuştu. O da "Oğlum cevap versin?" deyince, Halife-i Ruy-i Zemin'in oğlu, cemaat içinde ayağa kalkıp "Evet, beytülmalden dağtılan kumaş hissesi babama da elbise için yetmedi, ama ben hakkımı verdim de ancak o elbise dikilebildi." dedi. O sıradan adam da, "Ey Ömer, şimdi konuş artık, seni dinleyecek ve sana itaat edeceğiz." dedi. Yine bir hutbesi sırasında Hz. Ömer cemaatine, "Eğer ben adaletten aynlırsam ne yaparsanız?" diye sormuştu. Yine sıradan bir adam ayağa kalkıp, "Eğer adaletten ayrılırsan, seni bu eğri kılıçlarımızla doğrulturuz ya Ömer!" demişti. Hz. Ömer de, halkanın içinde kendisini yanlış yollardan çevirecek insanlar bulunduğu için Allah'a hamdetmişti.
Yüce ahlâkları tahrip eden, yalandır, Âlem-i İslâm'ı zehirleyen ancak yalandır. İnsanlık âleminin ahválini fesada veren yalandır. İnsanlığı kemâlattan geri bırakan yalandır. Müseylime-i Kezzap ve benzerlerini rezil ve rüsva eden yalandır.
Sual: "Bir kısım Jön Türkler 'Hıristiyanlara 'hey kâfir', demeyiniz, zira onlar ehl-i kitaptır' diyorlar. Neden kâfir olana kâfir demeyeceğiz?" Cevap: Kör adama, "Hey, kör!" demediğiniz gibi. Çünkü eziyettir; eziyetten nehiy var. "Men âzâ zimmiyyen... İlâ âhiri..." Yani, "Kim bir zimmiye eziyet ederse, ben onun hasmıyım. Kimin de hasmı ben olursam, Kıyamette onunla hesaplaşırım." (Kenz'ül-Ummal, 4: 10913)
İkincisi: Kâfirin iki mânâsı vardır: Birisi ve en mütebâdiri (akla hemen gelen mânası) dinsiz ve Yaradanı inkâr eden demektir. Şu mânâ ile ehl-i kitab hakkında kullanmaya hakkımız yoktur. İkincisi: Peygam- berimizi ve İslamiyet'i inkâr eden demektir. Şu mânâ ile onlar hakkında kullanmamız hakkımızdır. Onlar da râzıdırlar. Lakin örfen, evvelki mânanın tedâbüründen (hemen akla gelmesinden) dolayı bir tahkir ve eziyet kelimesi olmuştur.