Benim de bir özel hayat eşiğim vardı, ne kadar içersem içeyim sadece kendime sakladığım acılarım vardı. Hususi acılar, kamuya kapalı, üzgünüz, sürücünüz bu acının biçimini desteklemiyor...
"Fakat bizim için hiçbir yere gitmiyordu yollar. Adım atsak karanlıktı. Adım atsak boşluktu. Bizim için kartondandı sanki dünya, adım atsak elimizde buruşup kalacaktı."
Ama ne günah değil ki, bu ülkede yaşamanın kendisi günah! Nefes almamız günah! Bu sefil ruhlarla, bu sefil hayatlarla, ezile büzüle, boyun eğerek yaşamamız günah! Daha üstüne ne günah yazacaklar. Pasaporta bak, gönder cehenneme! Daha üstüne ne eziyet edecekler, merak ediyorum.
Şimdi, seneler sonra, çok uzaktan bakınca o yarım, bulanık hatıraya, azgın bir dalganın kayalıklara attığı iki sandal geliyor aklıma, kırık dökük, sağlam kalan parçaları da yeni dalgalarla birlikte birbirine vura vura un ufak olan.