Müslüman Dünyada Medeniyet Tartışmaları

Lütfi Sunar

En Beğenilen Müslüman Dünyada Medeniyet Tartışmaları Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Müslüman Dünyada Medeniyet Tartışmaları sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Müslüman Dünyada Medeniyet Tartışmaları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Medeniyetin içsel dinamiklerine bağlı geliştirilen bir çalışma aynı zamanda herhangi bir dönemde meydana gelen her şeye anlam veren, çerçeveleyen ve açıklayan paradigmaların temellerini de oluşturacaktır. Bu açıdan, dönemlere ayırma birbirinden bağımsız görünen kısımları bütünleştiren bir tür trafik işareti gibi görülebilir ve belli dönemi çalışan tarihçilere de inceledikleri kısma dair fikir verebilir. Fakat bu dönemlendirme işi belirli bir toplumsal ve kültürel değişiklik temelinde ve tarafsız olmalıdır; ilerleme-gerileme çerçevesine sıkışıp kalmamalıdır. İslam tarihinin bu paradigmalara dayalı detaylı bir grafiğini çizmek bu alandaki daha ileri çalışmalar için bir tür önkoşuldur.
Sayfa 111 - Mustafa DemirciKitabı okudu
İslam tarih ve medeniyetini sağlıklı ve bütüncül şekilde anlama yolundaki en büyük engellerden biri tarihin Avrupa merkezli şekilde algılanmasıdır (Hodgson 2001, s. 74). Bunun sebebi bu algının bir şekilde İslam tarihi imgesini temellerine kadar sarsması ve yozlaştırmasıdır. Mesela; İslamdaki en büyük iki fetih hareketi (İslamın ilk dönemindeki fetih ve Selçuklu-Osmanlı fetihleri) tehdit ve olumsuz gelişmeler addedilir. Daha da önemlisi Avrupa merkezci yaklaşımlar, yalnızca bir şekilde Avrupa tarihini etkileyen olaylara Endülüs ve Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan olaylar gibi) yol açması hasebiyle İslam tarihini bahsetmeye değer bulmuşlardır. Aynı zamanda bu yaklaşımlar İslam dünyasını yalnızca Akdeniz coğrafyasındaki Müslümanlar ve Araplarla özdeşleştirir. Fakat İslam dunyasının merkez bölgeleri, Nil ve Ceyhun (Amu Darya) arasında Arap olmayan Acem ve Turan halklarıyla doludur.
Sayfa 108 - Mustafa DemirciKitabı okudu
Reklam
Ali Şeriati 'yi yeniden düşünmek
İnsan, yalnızca Tanrı'nın yeryüzündeki emanetçisi değil aynı zamanda Tanrı’nın yakını, arkadaşı ve dostudur. İnsan sabit bir biyolojik gerçeklik değil de varoluşsal bir seçimdir. İnsan mücadele ve çabanın toplamı, ilmin (şinaht) neticesidir. İnsan "bitimsiz bir oluştur", "sonsuz bir iltica"dır. Kısacası insan diyalektik bir varlıktır (Şeriati 1980j, s. 44).
Sayfa 280Kitabı okudu
Modern Avrupa-Amerika düşüncesindeki medeniyet izaharından açıkça anlaşılacağı üzere, değerlendirmeci-betimleyici medeniyet kavramı epeyce şiddet dolu bir tarihsel bagaj taşır; bu bagajı normatif bir ideal ya da betimleyici bir kavram olarak kucaklamak isterken bir köşeye koymak da zordur. Medeniyetin medenileşmiş ve medenileşmemiş (barbar ya da vahşi) arasında ayrım yapması ve aynı zamanda kültürler arasında medeniyet tahayyülüne hemen her zaman eşlik eden bir hiyerarşi inşa etmesi, “ötekiyle” kurulacak herhangi bir anlamlı diyalogun önündeki engel olarak anında belirir. Buna ek olarak kişinin benliğine dair bozuk bir imge sunar.
Sayfa 240 - Halil İbrahim YenigünKitabı okudu
Çağdaş Müslüman söyleminde Batı'dan ödünç alınmış modern dağarcık içinde medeniyet (Arapça hadara ya da madaniyya) kavramının ayrıcalıklı konumu, Müslüman düşünürlerin İbn Haldun'un (1332-1406) kendi tarih felsefesinin temelindeki ünlü ümran teorisiyle tanışıklıklarıyla ilişkilidir. Medeniyet ve umran arasında ailevi bir benzerlik olduğu düşünülebilir; İbn Haldun bu kavramla Bedeviler ve hadariler arasında diyalektik bir ilişki olduğunu öne sürer. Bu düşünce çerçevesinde, umran'ların (rejim-medeniyet) doğuşu ve çöküşü açısından asli açıklayıcı değişkenlerden biri de toplumsal birliktir (asabiyet). * | Fakat medeniyetin modern soykütüğü, söylemi ve Müslüman düşünürlerin kavramı kucaklayışı doğrudan umranın mirası gibi görünmemektedir. Esasında, modern çağın başlarında ortaya çıkışı ve küresel olarak yayılışı bu kavramın yalnızca sosyal bilim analizleri için betimleyici bir kavram olmaktan fazlası olduğunu -tıpkı kültür kavramının doğuşunun5 yalnızca etnografik ve antropolojik araştırma için analitik bir araç ihtiyacına cevap olmaması gibi- kanıtlamaktadır. İnsanın ilerlemesinin farklı safhalarının tespiti, bu araştırma alanlarının temellerini atmış ve en nihayetinde ilerleme teorilerinin kaynağı olarak iş görmüştür (Bowden 2009, s. 53).
Sayfa 235 - Halil İbrahim YenigünKitabı okudu
Tarihe teorik bir özellik arfeden Hume, modern toplumu anlama yönünde somut kanıt sunma gerekliliğini ortadan kaldırarak modernitenin kavramsallaştırılması, aklileştirilmesi ve meşrulaştırılmasına önemli ölçüde katkı sağladı. Bu şekilde, Batı dışı toplum rneklerini modern toplumları meşrulaştırma yönünde kullanma gereksinimi de ortadan kalkmış oluyordu. Modern toplum, tarihteki doğal ilerleme yasası fikrinin etrafında, diğer toplumlar üzerinde oğal bir şekilde ahlaki üstünlük kazandı ve eski ve Batılı olmayanın Öteki” olmasının yolu açıldı.
Sayfa 89 - Lütfi SunarKitabı okudu
Reklam
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.