Atatürk düşmanlarından biri Hüseyin Cahit Yalçın'a telefonla başvurur:
- "Siz ki ilk dil kurultayında yüzüne karşı mücadele etmiştiniz. İşte söylemek isteyip de söyleyemediğiniz şeyleri artık yazmak fırsatı geldi" demiş
Hüseyin Cahit Yalçın bana bu hikayeyi anlattıktan sonra:
- "Yaşarken, yenilmeyen Atatürk'ün öldükten sonra yenileceğini zannedenlere şaşırıyorum" diyordu.
Başkumandan ilk günü beyannamesini şu cümle ile bitirmişti: "Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir, İleri!.."
Ve son günü hadiselerde şu cümle ile nihayet veriyordu: "Akdeniz hedefine varıldı."
Biz tuhaf insanlarız. Birinci Dünya Harbi'ne girmemiş olsak, ne olurduk, onu muhakeme ediyoruz. Çünkü girdiğimiz için batmış olduğumuzu biliyoruz. Fakat İkinci Dünya Harbi'ne girmemiş olmanın bahtiyarlığını ölçemiyoruz. Çünkü girip de batmamışız.
Biz Türkler, hele Kuva-yı Milliye sırasındaki ve daha önceki Türkiye şartlarını iyi bilmeyenler, Atatürk'e tam değerini veremiyoruz. Veremediğimiz için de onun, hala neden Türkiye'yi elinde tutmakta olduğunu anlamıyoruz.