Namlunun Ucunda Bir Anne kitaplarını, Namlunun Ucunda Bir Anne sözleri ve alıntılarını, Namlunun Ucunda Bir Anne yazarlarını, Namlunun Ucunda Bir Anne yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Herkese merhaba Bugün Şiyar Kendirci’nin ilk kitabıyla geldim. Kitabı okurken öyle kızgındım ki... Bu kızgınlığım kitaptaki karakterlerin gerçekte de olduğunu bilmemdi.
Kitabın Konusu
Bir anne ... İftiralar yüzünden adı karalanmış ve evladından koparılmış bir anne...
Medya eşinin öldürmesini bekleyen , namlunun ucunda bir annedir. Kadına önem
~ Namlunun Ucunda Bir Anne kitabından alıntılar ~
#kitapalıntıları
“Odasına varmadan gözü at arabasının üzerindeki kırbaca ilişti. Hasan bu kırbaçla Medya’ya vururken bu kırbaç darbelerinden biri de Zeyno’nun payına düşmüştü. Kırbacın ne kadar acı verdiğini öğrenen Zeyno, bir daha atı kırbaçla dövmek istemiyordu. Kırbacı alıp karanlık odanın damına attı. Bu şekilde bir daha hiçbir kadın ve hiçbir hayvan bu kırbaç ile dövülmeyecekti.”
...
“Korkma artık kırbaç senin için de benim için de yok... Kusuruma bakma , ben hayatında bir kırbaç yedim de seni anladım, sen her gün kaç kırbaç yiyorsun sayamam. Muhakkak ki sen Medya’yı benden iyi anlıyorsundur. Demek ki birbirimizi anlamak için kırbaç yememiz lazımmış.”
“Ama bazan diyorum ki biz kadınlar neden doğuruyoruz. Biz , kız çocuklarımızı herife karı; erkek çocuklarımızı da ağalara, beylere , zenginlere köle olsun diye doğurur , büyütürüz. Neyleyim!..”
Cenazeyi incitmemeye gayret ediyorlardı.Cenazeye hürmet diriye hürmetten her zaman evvel gelirdi bu toplumda. Oysaki diriye hürmet edilseydi şimdi cenazeyi kaldırmak zorunda kalmayacaklardı, ortada cenaze de olmayacaktı.
... Daha neden var olduğumu bile bilmeden yok olmak, olmamak, kemiklerime kadar olmamak... Bu karanlık geniş odadan çıkıp iki metrelik çukura tıkılmak... Hissiz olmak , Hasan’ın dayaklarını bile hissetmemek...
Ağa oğlu için arkadaşının torununu isterken...
Çavuş ne isterseniz yaparım. Altın da, mark da…
Beşibiryerde yaparım ki torunun o kadar altını kaldıramaz.
Sana bir tarla, aha şu evini yıkar kutu gibi bir ev yaparım
size. Hele giydiklerine bak? İhtiyar canına bir giysi bile alamıyorsun, sen yarın öbür gün ölürsen cenazen bu şekilde
mi el âlem içine çıkacak? Dilan kızım rahat eder, koskoca
ağa evi. İneği, öküzü, tavuğu, koyunu, kuzusu, atı, ne isterse var. Gel evime bak mutfağında dolap var dolap. Kimin
dolabı var? Hele bana söylesene. Dolabı aç, köyü yedi kere
doyurur. Malım servetim hepsi onun oğullarının olacak.
Çavuş sana diyorum, dinliyor musun? Bu talih kuşudur ha! Her kulun başına konmaz. İyi düşün, bir daha Allah böyle kullun yüzüne gülmez ha.
− Hacı Ağa’m, benim gönlüm bu işe razı, sana gelin
vermek bana şereftir. Ama ben bir anası babasının fikrini
alayım. Onlara konuyu açayım. İnşallah bu iş olur.
− Çavuş, Çavuş! Eski köye yeni âdet mi getireceksin?
Babası kimdir? Nerenin köpeğidir? İnsanın büyüğü evet
dedikten sonra, ona bok yemekten başka ne düşer? Söyle
hele bana anası kimdir? Bir eksiktir, eksik. Eksik kimdir?
Aklı kıttır. Bir eksiğe sual mi olur, akıl mı danışılır? Sen öyle
yap da kadın kısmını başımıza ağa yap.