Yaşamın farklı durumlarını öykülerinde harekete geçirdiği bireylerin ilişkileri üzerinden okura aktaran Yalın Tunalı, hepimizin bildiği veya sıklıkla tanık olduğu şeylerden yola çıkarak; yeni durumların, yeni görüntülerin, yeni ilişkilerin, yeni yaşam kesitlerinin izini sürüyor. Uzun bilinen zamanları kısa öykülerinde var ederken, suyun yüzüne çıkan kesik kesik görüntüleri birleştirerek bütünlüklü bir görüntü sunma çabasına girişiyor. Kısa'nın yoğunlaşmış yapısı içinde anlatıyı hızlı ama izler bırakarak geçme hâli, okuru da anlamı inşa etmede çaba göstermeye çağırıyor. Günlük yaşamın bilinen ama uzak durulan kimi durumlarına kısa, çarpıcı, uyarıcı dokunuşlarla yol alıyor...
Rahmi EMEÇ
--------
Yalın'ın Yalın Öyküleri
Yalın Tunalı'yı şiirleriyle tanımıştım. Dolu dolu bir kültürün ve iyi bir eğitimin izlerini taşıyordu şiirleri. Kullandığı dil, işte olması gereken bu dedirten cinstendi. Dilini ve beyefendi kişiliğini sevdiğim Yalın Tunalı bu kez öyküleriyle karşımızda. Yalın'ın öyküleri adı gibi yalın. Yaşamın içinden, sıcacık. Tıpkı gürül gürül akan bir nehir gibi. Günümüz gerçeklerini yansıtırken kullandığı dil takdire değer. Günümüz öykü anlayışını tam kavramış ki bunu da yazdığı kısa ama çarpıcı öykülerinden anlıyoruz. Yaşadığımız döneme, dönemin olaylarına, yaşamın gerçekliğine tanıklık ettiğini, bir tür ayna tuttuğunu onun öykülerinde görüyoruz. Evet, Yalın Tunalı'nın yalın bir dille yazdığı o güzel öykülerini keyifle okudum. Yolun açık, okurun bol olsun Yalın Kardeşim.
Güngör KİBAROĞLU
--------
Çok sayıda rengin iç içe geçtiği, farklı açılardan yaşamı sorgulayan, ezilmişlerin, dışlananların iç sesiyle çoğalan, kara mizah ve hicivli bir dille anlatılan gerçek hikâyeler... Satır aralarına gizlenmiş, sesini duyuramayanların sevgi çağrıları, bu yaratıcı anlatımla duyulmakta. Zengin bir söz dağarcığına sahip yüzün üstünde öyküden oluşan bu kitap, dili ve felsefesiyle çok konuşulacak gibi görünmekte. Yalın Tunalı'nın tiyatro, gitar ve şiir üretkenliğine, şimdi öykü de eklenmiş bulunmakta. "Çok söylememek ve ismine yakışmak için: ete kemiğe büründü, yalın diye göründü" diyelim kendi deyimiyle.