Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Necip Fazıl: Sıcak Yarada Kezzap

M. Orhan Okay

Necip Fazıl: Sıcak Yarada Kezzap Sözleri ve Alıntıları

Necip Fazıl: Sıcak Yarada Kezzap sözleri ve alıntılarını, Necip Fazıl: Sıcak Yarada Kezzap kitap alıntılarını, Necip Fazıl: Sıcak Yarada Kezzap en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ben
Ben, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin; Ben, yankısından kaçan çocuk, kendi sesinin. Ben, sırtında taşıyan işlemedik günahı; Allah'ın körebesi, cinlerin padişahı. Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların; Ben, tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların. Ben, kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda; Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda. Ben, başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir. Ben, Allah diyenlerin boyunlarında vebal; Ben, bugünküne mazi, yarınkine istikbal. Ben , ben, ben;haritada deniz görmüş, boğulmuş; Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş. Hep ben, ayna ve hayal;hep ben, pervane ve mum; Ölü ve Münker- Nekir;baş dönmesi, uçurum...
Reklam
Necip Fazıl'ın Ölümü İçin Tarih Kıt'ası
Erdi artık ruh sükûna derviş-i kâmil gibi Öldü, el açmaksızın nâdâna bir sail gibi Çille çille üstüne düştü mücevher târihi "Var mı şair çileden çıksın Necip Fazıl gibi"
Galiba insanın ne doğması , ne de sevmesi, başkalarını ölümü kadar ilgilendirebilir.
Sayfa 135Kitabı okudu
Sayıklama
. . Söndürün lâmbaları, uzaklara gideyim; Nurdan bir şehir gibi rûhumu seyredeyim Sussun, sussun uzaktan ölümüme ağlayan; Gencim, ölmem, arzular kanımda çağlayan . .
Ayak Sesleri
. . Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım. Benden ayrılıyormuş gibi bir arkadaşım, Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya...
Reklam
Rodin, karşılaştığı ham mermer kitlesi içinde saklı olan heykeli gördüğünü söylermiş. Sonra da eline çekici ve kalemi alarak var olduğunu bildiği şeyi taşın içinde ararmış. Bu hadise aslında sanatkârane ilham dediğimiz şeyin olağanüstü ifadesinden başka bir şey değil.
Sayfa 210 - Dergah Yayınları , 2. Baskı Nisan 2015
Abdülhak Hamit, Paris’teki yaşayışını anlattığı “Belde” adlı kitabından sonra buna mukabil olmak üzere “Sahra“ yı yazar. Sahra kır demektir. Burada henüz büyük şehirlerin azabını tatmamış olan Osmanlı okuyucusuna kır hayatının, köylü yaşayışının lezzetini duyurmaya çalışır.
Sayfa 152 - Dergah Yayınları , 2. Baskı Nisan 2015
Ayak Sesleri
. . Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime, Bir eski acı gibi işliyor içerime. . .
Hiç şaşmayan bir saat Gibi işler tabiat Uyarak kalbimize
49 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.