Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yeni Bir Neden-Sonuç Bilimi

Neden Sorusunun Kitabı

Dana Mackenzie

En Yeni Neden Sorusunun Kitabı Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Neden Sorusunun Kitabı sözleri ve alıntılarını, en yeni Neden Sorusunun Kitabı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sigara geninin akciğer kanseri ile ilişkili olduğu doğrudur. Genin, biri yaygın öteki daha nadir olan iki değişkeni bulunur. Daha nadir olan değişkenin iki kopyasını miras alan kişilerin akciğer kanserine yakalanma riski %77 daha yüksektir. Sigara geni, sigara kullanım davranışı ile de bağlantılı görünmektedir. Yüksek riskli değişkeye sahip kişiler, nikotini daha fazla gereksinim duymakta ve sigarayı bırakma konusunda daha büyük zorluk çekmektedir.
Sayfa 348Kitabı okudu
Önceki, varsayıma dayalı gen araştırmalarında, sigara kullanımına veya akciğer kanserine ilişkin net kanıtlar bulunamamış olsa da bu durum, 2008'de bir anda değişti. O yıl, araştırmacılar, on beşinci kromozom bölgesinde, akciğerdeki nikotin reseptörlerini kodlayan bir gen saptadı. Bu genin resmi adı olan rs16969968'i söylemek, genom uzmanları için bile güçtür. Bu nedenle geni, akciğer kanseri ile son derece güçlü ilişkisinden ötürü "büyük olan" veya "bay büyük" olarak adlandırmaya başladılar.
Sayfa 348Kitabı okudu
Reklam
Burks, tezi kapsamında, yalnızca yetiştirmenin yararlarını göreceği ve üvey çocuklu 204 aileye yaptığı geniş çaplı ziyaretçilerden veri topladı. Bu çocukların tamamını ve çocukların üvey olmadığı 105 kontrol ailesindeki çocukları IQ testlerine soktu. Buna ek olarak, çocuklara toplumsal çevreleri çeşitli yönlerden puanlandırmada kullandığı anketler doldurttu. Verileri ve yol çözümlemesini kullanarak, ebeveyn IQ'sunun çocukların IQ'su üzerindeki doğrudan etkisini hesapladı ve IQ çeşitliliğinin yalnızca %35'inin, yani yaklaşık olarak üçte birinin miras alındığını buldu. Başka bir deyişle, IQ'su ortalamadan on beş puan yukarıda olan ebeveynlerin çocuklarının IQ'su, genel olarak ortalamadan beş puan yukarıdaydı.
Sayfa 313Kitabı okudu
Hume, İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme adlı eserinde, iki nesnenin, birisini neden ve ötekisini de sonuç yapan içkin nitelikleri veya "güçleri" olmasını reddeder. Neden-sonuç ilişkisi onun görüşünde tamamen belleğimizin ve deneyimlerimizin bir ürünüdür. "Böylece alev olarak adlandırdığımız nesne türünü gördüğümüzü ve ısı dediğimiz duyum türünü duyumsadığımızı anımsarız," diye yazmıştı.
Sayfa 270Kitabı okudu
Monty Hall Problemi
"Bir yarışma programında olduğunuzu ve 3 kapı arasından seçim yapmanız gerektiğinizi varsayın. Kapılardan birinin ardında araba, ötekilerin ardındaysa keçiler var. Bir kapıyı, diyelim ki bir numarayı seçiyorsunuz; kapıların ardında ne olduğunu bilen sunucuysa başka bir kapıyı, diyelim ki 3 numaraya açıyor ve ardında keçi olduğu görülüyor. Sunucu size diyor ki 'Kapı 2'yi tercih etmek ister misiniz?' Bu durumda, kapı tercihinizi değiştirmek avantajlı mıdır?"
Sayfa 196Kitabı okudu
Sigaralar, 1902'de ABD tütün pazarının yalnızca yüzde ikisini oluşturuyordu; tütün tüketiminin en yaygın simgesi kül tablaları değil tükürük hokkalarıydı. Ancak iki büyük güç birlikte çalışarak Amerika'nın alışkanlıklarını değiştirdi: otomasyon ve reklamcılık. Fabrikasyon sigaralar, ulaşılabilirlik ve maliyet konusunda el yapımı olanlara ve pipolara kolayca üstün geldi. Bu sırada tütün endüstrisi reklamcılık konusunda birçok yeni meslek sırrı icat etti ve geliştirdi. 1960'larda televizyon izleyenler, aralarında "Marlboro'da sevdiğiniz çok şey var" ve "Çok yol katettin, bebeğim" gibi kulakta kalan birçok sigara reklamı cıngılını kolayca anımsatacaktır. 1952 yılına gelindiğinde sigaraların tütün pazarındaki payı %2'den 81'e fırlamıştı ve pazarın kendisi de muazzam ölçüde büyümüştü.
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Virginia Üniversitesi'nde biyoistatistikçi olan Robert Abbott liderliğindeki araştırmacılar, egzersiz yapan erkeklerin daha uzun yaşayıp yaşamadığını bulmak istiyordu. 8000 kişilik gruptan, tamamı yürüyebilecek kadar sağlıklı olan 707 kişilik bir örneklem seçtiler. Abbott'ın ekibi, on iki yıllık bir dönemde günde bir buçuk kilometreden daha az yürüyen erkeklerdeki ölüm oranının, günde üç kilometreden fazla yürüyen erkeklere göre iki kat fazla olduğunu buldu. Daha kesin ifade etmek gerekirse, sıradan yürüyüşçülerin %43'ü ölürken, yoğun yürüyüşçülerin yalnızca %21,5'i ölmüştü.
Sayfa 147Kitabı okudu
En baştan başlamak gerekirse, telefonda konuştuğunuzda, aygıt o güzel sesinizi (her biri birer bit olarak adlandırılan) bir sıfırlar-birler dizisine çevirir ve bunları radyo sinyali halinde iletir. Ancak hiçbir radyo sinyali karşı tarafta aslına tamamen uygun bir şekilde alınmaz. Sinyal, baz istasyona ve oradan da arkadaşınızın telefonuna doğru yol alırken kimi rastgele bitler sıfırdan bire veya birden sıfıra dönüşür.
Sayfa 132Kitabı okudu
Bayes, ölümünden sonra yayımlanan bir makalede, tam olarak kendisine uygun, matematikle dinbilimi karşı karşıya getiren bir sorunla uğraşmıştır. Bağlamdan söz etmek gerekirse, İskoç felsefeci David Hume 1748 yılında tanık ifadelerinni hiçbir zaman bir mucizenin gerçekleştiğine ilişkin kanıt oluşturamaycağını ileri sürdüğü, "On Miracles" (Mucizeler Üzerine) başlıklı bir makale yayımladı. Hume'un aklındaki mucize kuşkusuz İsa'nın dirilişiydi ancak bunu açıkça söylemeyecek kadar zekiydi. (Yirmi yıl önce teolog Thomas Woolston bu tür konularda yazdığı için kafirlik suçlamasıyla hapse atılmıştı.)
Sayfa 103Kitabı okudu
Başka bir saçma korelasyon türü ise sıklıkla zamansal verilerde ortaya çıkar. Örneğin, Yule, İngiltere'deki ölüm oranı ile Anglikan Kilisesi'nin bu yıl kıydığı nikahlar arasında inanılmaz derecede yüksek bir korelasyon (0,95) olduğunu bulmuştur. Tanrı evlenmekten mutlu Anglikanları cezalandırıyor muydu? Hayır! Yalnızca iki ayrı tarihi eğilim aynı anda gerçekleşiyordu: Ülkedeki ölüm oranları düşüyor ve Anglikan Kilisesi takipçiliği azalıyordu. Her ikisi de aynı anda azaldığından, aralarında pozitif bir korelasyon olmakla birlikte, evrensel bir bağlantı yoktu.
Reklam
"Bir şeyler farklı olsaydı ne olurdu?" sorusunu yanıtlamak, görünürde başka hiçbir türün yapmadığı bir şekilde, geçmişten ve başkalarının deneyimlerinden ders çıkarmamızı sağlar. Antik Yunan filozofu Demokritos'un "Bir nedeni keşfetmeyi Pers kralı olmaya tercih ederim," demiş olması şaşırtıcı değildir.
İstatistik 101 dersinde tüm öğrenciler "Korelasyon nedensellik değildir" tekerlemesini öğrenir. İyi ki de öğrenir! Horozun ötüşü, güneşin doğuşuna neden olmaz. Sağduyudan gelen bu gözlem ne yazık ki istatistikte fetiş haline gelmiştir. Bize korelasyonun nedensellik olmadığını söyler ancak nedenselliğin ne olduğunu söylemez. İstatistik ders kitaplarının dizinlerinde "neden" girdisini boşuna ararsınız. Öğrencilerin X, Y'nin nedenidir demesine hiçbir şekilde izin verilmez; yalnızca X ve Y "ilişkilidir" veya "bağlantılıdır" diyebiliriz.
Modern istatistik Galton ve Pearson'ın kalıtımla ilgili nedensel sorularından ve bu soruları kuşaklar arası verilerle yanıtlama konusundaki ustalıklı çabalarından doğdu. Bu çabalarında ne yazık ki başarısız oldular ve durum neden diye sormaktansa, bu tür soruları yasaklı ilan ederek hızla yeşeren, nedensellik içermeyen bir girişim olan istatistiği geliştirmeye yöneldiler.
Öteki tüm yaratıklar olanı görebilir. Bizim yeteneğimiz ve kimi zaman da lanetimiz ne olabileceğini görebilmektir.
"Öğretmenlerimden çok şey öğrendim, meslektaşlarımdan daha da çok, ama en çok da öğrencilerimden.."
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.