"Mutedil bir tabiatta en efdal olan, midenin ağırlığını hissetmeyecek ve açlığın elemini duymayacak kadar yemektir. Hatta kişi midesini unutmalı ve açlık kendisine asla tesir etmemelidir. Çünkü yemekten gaye hayatta kalmak ve ibadet için güç kazanmaktır. Midenin ağırlığı ibadetten meneder. Açlık acısı da kalbi meşgul eder ve onu ibadetten men eder. Öyleyse gaye kişinin, meleklere benzemek için kendisinde yiyeceğin tesiri kalmayacak şekilde yemesidir. Çünkü melekler yemeğin ağırlığından ve açlığın eleminden mukaddestirler. İnsanın gayesi meleklere uymaktır. İnsan için açlık ve tokluktan kurtuluş söz konusu olmadığında, bunların ikisinden en uzak durum orta yoldur. Bu da itidaldir."
Hüccetü'l-İslâm İmam Gazzâlî Hazretlerinin İhyâ adlı eserinin Mühlikat başlığının üçüncü kısmı olan bu kitap oburluğun ve cinsi şehvetin afetlerinden bahsederek Müslümanlara sırat-ı müstakim ve itidali göstermekte...
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Açlık ve susuzlukla nefsinizle mücahede ediniz. Çünkü nefisle mücahede konusundaki mükâfat Allah'ın (cc) yolunda mücahede edenin mükâfatı gibidir. Öyle ki Allah'a (cc) açlık ve susuzluktan daha sevimli gelen bir amel yoktur."
Ve yine peygamber efendimizin (sav) şöyle buyuruyor
Nefsinizle açlık ve susuzlukla cihat ediniz. Çünkü kesinlikle ecir, nefisle açlık ve susuzlukla cihat etmededir."
Belki de sen şöyle diyorsun: Bu, açlık için büyük fazilettir. Bu fazilet nereden geliyor? Bu faziletin sebebi ne? Oysa açlıkta sadece mideyi boş tutma ve eziyetlere katlanma vardır. Eğer böyle ise insanoğlu için kendi ken- dine vurması, etini kesmesi, zahmetli şeyleri yapması ve bunlara benzer işler yapması gibi eziyet verici her şeyde büyük ecir olması gerekir.
Muhakkak ki bu söz, tıpkı içtiği bir ilâçtan fayda görüp de bu faydanın, ilacın acılığından ve içilmesindeki zorluk- tan geldiğini zannederek acı ve hoşuna gitmeyen her şeyi yutmaya başlayan kimsenin davranışına benzer. Oysa bu davranış yanlıştır. Çünkü ilacın faydası onun acılığında değil, bilakis ilaçta bulunan bir özelliktedir. Tabipler ancak bu özellik üzerinde dururlar. Aynen tabiplerin İlaçlardaki fayda veren özellikleri bilmeleri gibi açlığın faydalarının gerekçelerini de âlimlerin yetişkin olanları bilir. Şeriatta açlığın övülmesi hakkında gelmiş şeyleri tasdikleyerek nefsini aç bırakan ve bunun faydasını gören kimse faydanın gerekçesini bilmese bile tıpkı fayda veren özelliğini bilmeden ilaç içip ve içtiği ilacın faydasını gören kimse gibidir
Kitabı okunmasini tavsiye ederim