Kelimeler birçok anlama geliyordu. Sevgiyi, nefreti, öfkeyi, aşkı, özlemi, mutluluğu ve acıyı kelimelerin sırtına yükleyerek anlatabilirdik ama bazı bakışlar vardı ki, kelimelere gerek kalmazdı.
Yine de zihnimi meşgul eden şeylerden uzaklaşmak, ruhumu bedenimden ayırmak kadar zordu ve düşüncelerim, beynimi dağıtmakla tehdit eden bir saatli bombaydı.
Zaman çok haindi, sırtımdaki bıçağı tutuyor, çevire çevire daha da içeriye köklüyor, acılarım artarken tüm hızıyla yanımdan kayıp gidiyordu.
Günün üzerine akşam çöktü.
Benim üzerime de daha ağır bir acı çöktü.