Şimdi iş kavramının yani her gün sabahtan akşama kadar süren ağır çalışma hayatının gerçek yüzünü görünce anlıyoruz ki bu, aklı, arzuların ve bağımsızlık isteğinin gelişmesini güçlü bir şekilde engellemeyi bilen, herkesi dizginleyen bir tür çok etkili polistir.
Zira iş, ciddi miktarda sinir gücü harcıyor ve düşünmakten, derin dalmalardan, hayal etmekten, endişe etmekten, sevgiden ve nefretten alıkoyuyor, göz önüne hep kıymetsiz bir amaç koyup, düzenli ve basit tatminler sağıyor.
Böylece sürekli ağır çalışılan bir toplum, daha güvenli bir toplum olacaktır, ki günümüzde güvenliğe en yüce tanrı diye tapılıyor...
Şimdi iş kavramının -yani her gün sabahtan akşama kadar süren ağır çalışma hayatının- gerçek yüzünü görünce anlıyoruz ki bu, aklın, arzuların ve bağımsızlık isteğinin gelişmesini güçlü bir şekilde engellemeyi bilen, herkesi dizginleyen bir tür çok etkili polistir.
Zira iş, ciddi miktarda sinir gücü harcıyor ve düşünmekten, derin dalmalardan, hayal etmekten, endişe etmekten, sevgiden ve nefretten alıkoyuyor; göz önüne hep kıymetsiz bir amaç koyup, düzenli ve basit tatminler sağlıyor.
Böylece sürekli ağır çalışılan bir toplum, daha güvenli bir toplum olacaktır; ki günümüzde güvenliğe en yüce tanrı diye tapılıyor.