Bir noktadan sonra nereye gittiğimizin önemi yok. Belki de bunun için kaleye çıkan eğri büğrü yola sapmıştım. Sonra yüzünüzü gördüm. Bilmediğim bir duyguyu yüzünüzde tanıdım. Yanılmıyorsam buydu: Huzur. Hüzünle huzurun birlikte yaşayabildikleri bu yer, yüzünüzdü. Yüzünüz yeryüzü gibiydi.
İnsanın herhangi bir yanıtının olduğunu bilmediği soruları sorması, bu sorular içinde bunalması sonuçta nereye götürür insanı?
Kabullenmekle reddetmenin, aydınlıkla karanlığın, kalabalıkla ıssızlığın kesiştikleri bir nokta varsa, oradayım şimdi.