Howard Zinn'in vurguladığı gibi:
Nerede bir ilerleme kaydedilmişse, nasıl türde bir adaletsizlik giderilmişse, bunu sağlayanlar politikacılar değil, yurttaş olarak eyleme geçmiş insanlardır. Böyle insanlar yalnızca ağlayıp sızlamakla yetinmeyip harekete geçmişler, örgütlenmişler ve gerekli olduğu zamanlarda, iktidardaki insanların dikkatlerini kendi durumlarına çekmek için isyan etmişlerdir. Bugün de yapmamız gereken şey budur. Bu durumda bazıları çıkıp, "Peki, ne olmasını bekliyorsunuz?" diye sorabilirler.
Bunun cevabı, çok şey beklediğimizdir.
İnsanlar, "Ne, siz hayalperest misiniz?" diye sorabilirler.
Bizim cevabımız, " Evet, biz hayalperestiz," şeklinde olacaktır.
Biz hepsini istiyoruz. Biz barışçı bir dünya istiyoruz. Biz eşitlikçi bir dünya istiyoruz. Biz savaş istemiyoruz. Biz kapitalizmi istemiyoruz. Biz doğru dürüst bir toplum istiyoruz.
"Küçük çapta bile olsa harekete geçmeyi başarırsak, gelecekteki büyük ütopyayı beklemek zorunda kalmayız. Gelecek, sonsuz bir şimdiler silsilesidir. Şimdiyi -etrafımızdaki bütün kötülükleri bir tarafa bırakarak- insanların hak ettiğini düşündüğümüz gibi yaşamak bile harika bir zaferdir."
Her ne kadar bu milenyumun başına kadar bazı kayda değer düzelmeler meydana gelmiş olsa da, şu anda Türkiye dünyadaki bütün ülkelerden daha çok sayıda tutuklu gazeteciye sahip.
"Kötü zamanlarda UMUTLU OLMAK budalaca bir romantiklik sayılmaz. Bu umutvarlık, insanın tarihinin yalnızca zalimliğin değil, aynı zamanda merhamet, fedakarlık, cesaret ve nezaketin tarihi olmasına dayanır."