Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Öfke Şatoları

Alessandro Baricco

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
'Sen nasıl ona hiç ağırlık vermediysen, toprak da sana ağır gelmesin' duasını okudu. Toprak da yanıtladı: 'Amin.'
Sayfa 193
Dul Bayan Abegg, Penth’e bütün gece ne cehennemde olduğunu sormak için bir an çamaşır teknesinden başını kaldırır, ama tek söz söyleyemez, çünkü üstünde kara bir ceketle içeri giren çocuğun görünümü bir şiş gibi gözüne saplanır. Ceket tastamamdır. Kim bilir bir ceket ne zaman, hangi anda tastamam üste oturur, bir tablo neden, ne zaman artık dayanamayıp yere düşer ya da yıllardır kımıldamadan duran bir taş durup dururken neden yerinde dönüverir?
Reklam
...bağcı bıçağı, bir hayvanmış gibi onun karnını deşti... deryalar gibi kan... çığlıkları hala kulaklarımda çınlar, hiç böyle çığlıklar duymamıştım... ama onlar da...onlar da yıllarca beni beklemekten başka bir şey yapmamışlardı... bir çığlık seni yıllarca bekleyebilir, sonra bir gün gelirsin ve orada, tam zamanında, bütün korkunçluğuyla seni beklediğini görürsün... hepsi, hepsi böyledir...
İğrenç bir şeye bulaştığını fark eder ve bir türlü ondan kurtulamazsan, bir köşeye büzülür, gözlerini yumar ve masallar uydurmaya başlarsın.
Oysa, öğleüstü insan adam bile öldürebilir, hatta daha kötü şeyler bile yapabilir: öldürmeyi kurabilir ya da daha bete­ri: öldürebileceğini düşünebileceğini fark eder. Ya da daha berbatı: Bırakır onu öldürsünler. Ya, böyle işte. Borunun bitmesi­ne 200 metre kalmıştı. Pekisch, bir boruya, bir ayakkabılarına bakarak yürüyordu.
Hey ulu Tanrım, Andersson, nasıl davranmalı bilemiyo­rum, ama bu kızın o kitabı oraya götürmesi gerek ve de ben... ben becerdim onu Esther adlı gemiye binmekten alıkoymayı, becerdim onu buraya getirmeyi, yıllardır her hafta bir gemi onsuz kalkıp du­ruyor. Ama onu hep burada tutmayacağıma söz verdim, bir gün kalkacak, o lanet olası kitabı alacak ve Morivar'a dönecek: Ve ben bırakacağım gitsin. Söz verdim. Buruşturma suratını,, Andersson, ben de biliyorum saçma olduğunu, ama böyle işte. O kitap benden önce girmişti yaşamına, elimden gelen bir şey yok. O lanet olası kitap yarı yolda duruyor, ama hep orada kalamaz. Bir gün bıraktığı yerden sürdürecek yolculuğunu. Jun, o yolculuktur işte. Anlıyor musun? Ötesi, Quinnipak, bu ev, cam, sen, Mormy, belki ben bile, beklenmedik uzun bir duraktan başka bir şey değiliz. Yıllardır, onun yazgısı, bir mucize gibi soluğunu tutmakta. Ama bir gün de­rinden içini çekecek ve gidecek.
Reklam
...Ama, asla kabul edemeyeceğim bir şey var, o da o zavallı çocuğa Pekisch adını, yani benim adımı vermen. Nerden geldi aklına bu saçma fikir? O yavrucağın başında zaten yığınla dert olacak, bir de, böyle gülünç bir adla, yaşamını güçleştirmene hiç ge­rek yok. Üstelik, bu bir ad bile değil. Yani, sahici bir ad değil de­mek istiyorum. Doğduğum zaman benim adım Pekisch değildi ki. Sonradan oldu. Mutlaka öğrenmek istiyorsan, Kerr ve ban­do mızıkasının geldiği o lanet olası güne kadar, bir adım vardı. O gün yitirdim her şeyi, adımı bile. Kaçarken, neresi olduğunu bile anımsamadığım bir kente geldim ve kendimi berbat bir otel odasında beş paralık bir orospuyla karşı karşıya buldum. Kadın yata­ğın üstüne oturdu ve benim adım Fanny ya seninki, dedi. Nereden bilecektim. Tam pantolonumu çıkarıyordum. Pekisch, deyiverdim. Bir yerde duymuştum böyle bir şey ama neresi olduğunu bile anımsamıyordum. Öyle, düşünmeden, Pekisch, dedim. Kadın: Ne garip ad, dedi. Görüyor musun, o bile ne zırva bir ad olduğunu anladı.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.