Farklılıkları vurgulamak böler. Benzerlikleri vurgulamak insanlık ailesinin çeşitli dalları arasındaki işbirliğinin ilerleyebildiği ortak zemine dikkati çekmeye yarar.
Sayfa 155 - Sakarya Üniversitesi Kültür Yayınları, 1. BaskıKitabı okuyor
Paranoid bir kadının, kendisinin ölü olduğuna dair sabit bir kuruntusu vardı. Doktor, hastasının hatası karşısında inandırıcı, mantıklı bir kanıt olarak düşündüğü şeyi denedi. "Ölülerin kanı akar mı?" diye sordu. Kadın "Akmaz." yanıtını verdi. "Parmağınıza iğne batırırsam, kanar mı?" "Kanamaz." diye yanıtladı kadın, "Kanamaz, ben ölüyüm." Doktor "Görelim." dedi ve kadının parmağına iğne batırdı. Kadın bir damla kan çıktığını görünce, şaşırarak "Aaa, demek ölülerin de kanı akıyor." dedi.
Demokrasi; insana, güvenilmezliği kanıtlanıncaya kadar güvenmemizi söyler. Önyargılı insan tam tersini yapar. Güvenilir olduğu kanıtlanıncaya kadar hiç kimseye güvenmez.
İsrail... dünyanın yapısının tam ortasındadır, dünyayı tahrik eder, çileden çıkarır, harekete geçirir. Yabancı bir beden gibi, kütleye şırınga edilen geçici bir maya gibi, dünyaya hiç huzur vermez... (Jacques Maritain)
Günah keçisi terimi, Musevîlerin Levililer kitabında (16:20-22) anlatılan ünlü bir ritüeline dayanır. Kefaret Günü, kurayla canlı bir keçi seçiliyordu. Keten giysiler gitmiş başkâhin, iki elini keçinin başının üzerine koyuyor, İsrailoğullarının günahlarını itiraf ediyordu. Böylece halkın günahları simgesel olarak hayvana aktarılıyor, keçi çöle salınıyordu. Halk arındığını ve bir süreliğine günahsız olduğunu hissediyordu.
Burada sözü edilen düşünce tipi ender değildir. (Bugünün günahları için kaç keçi lazım???)