En Eski Orhan Pamuk'un Edebi Dünyası kitaplarını, en eski Orhan Pamuk'un Edebi Dünyası sözleri ve alıntılarını, en eski Orhan Pamuk'un Edebi Dünyası yazarlarını, en eski Orhan Pamuk'un Edebi Dünyası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devlet ve batılılaşma konusundaki iddialı düşüncelerinden dolayı Kemal Tahir'i SEVENLER ya da NEFRET EDENLER , romanlarındakı dilden ve mizahtan tat alabilselerdi onu neden sevdiğimi açıklamama gerek kalmazdı...
ORHAN PAMUK'UN EDEBİ DÜNYASI
2006 yılı Nobel Edebiyat Ödülü "Şehrinin melankolik ruhunun izlerini sürerken, kültürlerin birbirleriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulması" gerekçeli basın bildirisi ile Orhan Pamuk'a verilmiştir.
Dönemin İsveç Akademisi daimi sekreteri Profesör Horace Engolahl, Orhan Pamuk'un;
Pamuk, Doğu ve Batı kültürleriyle bağları sayesinde çağdaş romanın köklerini genişletti ve romanı Batılıların elinden alarak şimdiye kadar gördüğümüz romandan tamamen başka bir şeye dönüştürdüğü için bu ödüle layık görüldü. Onun İstanbul ile ilişkisi Dostoyevski'nin , Proust'un, Joyce'un kendi şehirleriyle ilişkisine benziyor.
Yazarlığın en güzel yanı, eğer yaratıcı yazarsanız bir çocuk gibi dünyayı unutabilmek, gönlünüzce oynayıp eğlenirken kendinizi sorumsuz hissedebilmek , bildik dünyanın kurallarıyla oyuncaklarla oynar gibi oynayabilmek...
( Babamın Bavulu)
Üslup kişilerle tek tek bireylerle ilişkilendirilebilecek bir şey değil. Tarihi koşullarda yan yana gelmiş insan cemaatlerin özel durumlarıyla ilişkilidir. ( Öteki Renkler)
Bu romanda kahraman aslında politikaya inanmıyor. Bu bakımdan bu roman politik bir roman değil, aşk romanı. Çünkü onun için önemli değer aşk. Fakat bir kızı elde edebilmek için inanmadan, sinikçe, inançsız bir şekilde çeşitli politik işlere bulaşıyor. ( KAR)
Kar, birçok bakımdan kendisine inanılmamasını isteyen belki de kendisinin inanılmaz olacağı bir dünyayı arzulayan bir metin. Bu niteliğiyle de gösteriyor siyasetin edebiyata neden ihtiyacı olduğunu.
Pamuk romanlarının içeriğinde her zaman sanatsız ve felsefesiz uygarlık (tarih) olamayacağını, sanatı ve felsefeyi ihmal ederek yalnızca bilim ve teknolojiyle uygarlaşılmayacağını ve hatta sanatın sağladığı bilginin, bilimin sağladığı bilgiden daha önemli ve yaşamsal olduğu savı yatar.
Kahramanlarımı zaferleri ve cesaretleriyle değil sessizlikleri, kararsızlıkları ve kederleriyle sevdirmek isterim. Ben de öyle sevilmek isterim okurlarım tarafından. Kitaplarımda yarı karanlık bölgelere ve kırılganlık anlarına tıpkı nakkaşlar gibi önem veririm. Kimi zaman üzüldüğümün, dertlendiğimin fark edilmesini isterim.