Türk kitabelerinin dili Uygurca yazılmış kitabelerin diline oldukça yakındır ve hatta Radloff’un ifadesiyle Uygurlarınki ile özdeşleşmeyen tek bir kelime ve kalıp yoktur.
Türkler, alfabeyi Orta Asyalı İranlılardan almışlardı; 567’de Konstantinopolis’e giden Türk elçileri yanlarında “İskit alfabesiyle” bir ferman götürmüşlerdi.
İbn el-Esîr’in kaydına göre bu hanedanın kurucusu Kara-han, rüyasında Türkçe olarak kendisine Müslüman olmasını söyleyen bir insan görmüş ve böylece İslam’ı kabul etmiştir.