En Beğenilen Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk Gönderileri
En Beğenilen Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk kitaplarını, en beğenilen Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk yazarlarını, en beğenilen Osmanlı Coğrafyasına Yolculuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arka kapağında da yazdığı gibi okurken kimi yerinde değil her yerinde derinden ah çektirtti.. Osmanlı’nın gidişiyle bazı şehirlerin nasıl ruhsuz birer beden gibi kaldıklarını gözler önünü seriyor olmakla beraber. Hangi şehirde ne yeneceğine nerelerinde Osmanlı’dan izlerin yoğun olduğuna varıncaya orada yaşamış tarihi şahsiyetlere kadar efradını cami ağyarını mani kılmış güzel bir eser..
Sıradan bir gezgin olursanız, meydana bakıp, kilisenin içine dalıp, turist turist dolaşırsınız. Ama St. Etienne de denilen Viyana merkez katedralinin sadece gotik mimarisinin bir örneği olarak kabul edilmediğini, aynı zamanda Hristiyan iman ve zaferi'nin de bir örneği olduğunu, Müslüman Türkler'e karşı Avrupa'nın bir simgesi olarak bulunduğunu ve çanlarının bizim Viyan'a önlerinden çekilirken kaybettiğimiz topların demirlerinden eritilip döküldüğünü bilirseniz, çanların sesini ta yüreğinizde duyarsınız.
Merhum Haluk Dursun hocam konuşmalarında, eserlerinde sıkça vurguladığı bir ifade var: "Gezdiğiniz yerleri turist gibi gezmeyin" Turist gibi gezdiğimizde sadece ne yiyeceğine, ne alacağına odaklanan ve çektiği fotoğrafla kendini olduğundan farklı göstermeye çalışan problemli bir hal ortaya çıkıyor. Esas alınması gereken noktalar kaçırılıyor. Kuran da bize seyahati emreder. Ama gezin görün sizden önceki kavimlerin başına neler gelmiş, bunu farkedin. Hikmet, ibret ve dikkatle coğrafyayı dolaşmak lazım.
Yüreği ile hayata bakan hocamızın, coğrafyaları da yüreği ile gezdiğini bizlere eserinde hissettiriyor. Evde kaldığımız bugünlerde hocamızla beraber Balkanlara, Kuzey Afrika'ya, Filistin'e, Ortadoğu'ya ve en nihayetinde Anadolu'ya ziyaretlerde bulunuyoruz. Neleri kaybettiğimizi hatırlatması, bize bir gelecek ufku ortaya koyması açısından önemli bir eser. Bize bir seyahat rehberi mahiyetinde de görebileceğimiz bu eser ilgilisine ısrarla tavsiye edilir. Bu arada hocama da fatihalar gönderelim.
Geçmiş Hayalinden Bugünün Acı Gerçeğine Kısa Bir Yolculuk
Karşı kıyı Romanya. Orada da "kalafat" isimli bir başka Tuna limanı var. O güzel Tuna kıyısında, akşamın olduğu yerde grup vakti bir çay söyleyip üstadın deyişiyle o çayı karıştırırken "köpük köpük", "duman duman" zamanı eritiyoruz. Yahya Kemal'in,
"Geldikti bir zamanlar
Sarı Saltuk'la Asya'dan
Dağıldık bir bir
Diyar-ı Rum'a Anadolu'dan"
beytinden başlayıp Necip Fazıl'ın Sakarya türküsüne, oradan da
"Haniya kardeşlerin
Mavi Nil, yeşil Tuna
Giden şanlı akıncı
Ne gün döner yurduna"
deyip kendimizden geçiyor ve de akşamı bitirip geceye geçerken, "kökü mazide olan atiyiz" gibi büyük laflar ederken hâl-i perişanımızı aklımıza getiren, daha doğrusu bize titremeden kendimize getiren bir olay cereyan ediyor. Bulgar polis ekipleri bizi sorguya çekmeye başlıyorlar. Bırakın rahatımızı, ağzımızın tadı bile kaçıyor. "Kimsiniz?", Burada neye duruyorsunuz? "," Pasaportunuz var mı? "," Vizeniz hâlâ geçerli mi? " gibi bize beylik soruları soruyorlar. Sorarlar tabii, zaman onların zamanı, beylik onların beyliği; ne demişti Hüseyin Raci Efendi;
" Aziz-i vakt idik a'da zelil kıldı bizi
Esir-i bela - vü sefil kıldı bizi "