Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1300-1600

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ

Halil İnalcık

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Saray mutfakları 1600'da Kefe'den tek bir siparişte iki bin kantar tereyağı istemiştir.
Sayfa 158 - PdfKitabı okudu
Öbür Anadolu beylikleri Orhan'ın oğlu Murat'ın hükümdarlığını tanıyınca Murat, "Hüdavendigar" ve ondan önce Selçuklu sultanlarının kullandığı ve impa­ratorlukta hak iddiasını açıkça gösteren "sultan-ı azam" unvanlarını aldı. Halefi I. Bayezit, çağdaş Batı kaynaklarının imparator olarak betimlediği ilk Osmanlı sul­tanıdır. Bayezit, 1395'te Kahire'deki Abbasi halifesinden Anadolu Selçuklu hü­ kümdarlarının özel unvanı "sultanü'r-Rum", yani "Bizans ülkeleri sultanı" unva­nının resmen tanınmasını istemiştir. Fakat bundan kısa bir süre sonra Anado­lu'daki eski Moğol topraklan üzerinde Timur hak iddia edecek, yalnızca bir ucbe­yi olarak gördüğü Osmanlı hükümdarının kendisini tanımasını isteyecekti. Daha sonra Timur'un oğlu Şahruh'un ileri süreceği aynı iddiaya Osmanlılar, kendi soy­larını eski Orta Asya Türk hanlarına bağlayan bir soyağacı uydurarak ve efsanevi Oğuz Han soyundan geldiklerini iddia ederek karşılık verdiler. Osmanlılar bu dö­nemde Orta Asya Türk söylencelerini bilinçli olarak canlandırıp benimsediler. II. Murat zamanında yazan Yazıcıoğlu Ali, "Kayı boyundan Ertuğrul, oğlu Osman Bey ve ucbeyleri bir kurultay kurdular. Birbirlerine danışıp Oğuz Han töresini an­ layınca Osman'ı han atadılar" der. Orta Asya hanlık kavramı, böylelikle bir gazi önderinin kişiliğinde İslami sultanlık kavramıyla birleşiyordu.
Sayfa 60 - PdfKitabı okudu
Reklam
Osmanlı-Türk Matbaası ancak 18. yüzyılda bir devlet girişimi sonucu kurulmuştur. 1683- 1699 bozgun yıllarında Osmanlılar Batı medeniyeti­nin üstünlüğünü kabul etmiş ve laik uyanma çağı başlamıştır.
Sayfa 202 - PdfKitabı okudu
İstanbul'un nüfusu, Osmanlı fethinden önce otuz-kırk bin dolaylarına düşmüş­tü. Fetihten sonra Fatih, İslam hukukuna göre askerlerinin kenti yağmalamasını, gö­nüllü teslim olmadığı için, engelleyememiş; ancak gelecekteki başkentini olabildiğin­ce az zarar görmüş durumda ele geçirmek istemiştir. Fethi izleyen yıllarda da İstanbul'u
Sayfa 168 - PdfKitabı okudu
Tanrı kulu insan, çaresiz ve eksikleri olan bir varlıktır, Tanrı ise rahimdir.
Sayfa 193Kitabı okudu
Merkantilist Avrupa devletleri, sanayi malları ihracına önem vererek Doğu'ya özgü bazı malların üretimini özellikle ipekli, pamuklu ve sof en­düstrilerini geliştirdiler; boyalar, kahve ve şeker gibi koloni mallan Osmanlı paza­rını istila etti. Meksika'nın ucuz gümüşü, Osmanlı gümüş madenlerinin kapanma­sına ve Osmanlı para sisteminde kargaşaya neden oldu. Erken dönemde batıyla alışverişte en önemli maddeler gümüş ve gümüş sikkelerdi. Gümüşün serbestçe ithalini teşvik için Osmanlılar gümüş ve gümüş para ithali­nde gümrüğü kaldırmışlardı. 1580'lerden başlayarak Doğu Akdeniz pazarını kapla­ yan ucuz Amerikan ve Avrupa gümüş ve gümüş paraları, Osmanlı ekonomisini ve onunla birlikte devlet ve toplumun geleneksel temellerini sarsan bir fiyat devrimine yol açmıştır. Herhalde Osmanlılar, 17. yüzyıldan itibaren Avrupa karşısında savaş teknolojisinde olduğu gibi ekonomi bakımından da bağımlı duruma düştüler.
Sayfa 166 - PdfKitabı okudu
Reklam
Osmanlılar, kendilerini korsanlara karşı korumak için, her zaman savaş gemilerinin eşlik ettiği konvoylarla yolculuk ederdi. Samuel adlı bir Yahudi, 1641'de elli gemilik bir konvoyun İstanbul'dan nasıl kalktığını, Çanakkale'de nasıl on iki savaş gemisiyle karşılandığını ve Ege' de kapudan-ı derya eşliğinde yol alışını tas­vir etmiştir.
Sayfa 156 - PdfKitabı okudu
İmparatorluğun klasik döneminde Osmanlı ordusunun en büyük bölümünü eyaletlerdeki tımarlı sipahiler oluştururdu. Sipahi, geleneksel silahlar kullanan tipik bir ortaçağ atlısıdır; Osmanlı ordusunda ateşli silah kullananlar genellikle yeniçerilerdi. Bir tahmine göre, 1475 dolaylarında ulufe, yani nakit maaş alan, kapıkulu sipahllerinin sayısı üç bin, yeniçerilerinki de altı bin iken, Rumeli'nde yirmi iki bin, Anadolu'da on yedi bin tımarlı sipahi vardı . Yüz yıl sonra I. Süleyman zamanında ise, altı bin kapıkulu sipahisi, on-on iki bin yeniçeri, kırk bin eyalet sipahisi olduğu hesaplanmıştır. 1503'de 12 bin yeniçeri, 50 bin tımarlı sipahi, 10 bin sekban solak ve 700 çavuş vardı (Firdesi, kutbnâme 90-92).
Sayfa 110 - PdfKitabı okudu
Ceza yasası bütün imparatorlukta geçerli olup kadıların şeriatı tamamlayıcı olarak uyguladığı bir kanundu. Öldürme, ırza geçme, şiddet kullanarak hırsızlık, eşkıyalık gibi şiddetli suçlar için idam ve sakatlama emrediyor, kamu yetkililerine de bunların yerine para cezası kabul etmeyi yasaklıyordu. Cezası para ya da fala­ka olan bölümde zina,
Sayfa 78 - PdfKitabı okudu
Sarayındaki Rum bilginleri ve İtalyan hü­manistleri kendisine Roma tarihi okurlarmış. Bir Rum olan Yorgos Trapezuntios, bir şiirinde kendisine şöyle hitap etmiştir: "Kimse kuşku duyamaz; Romalılann imparatorudur o. İmparatorluk tahtını kim elinde tutuyorsa gerçek imparator odur; İstanbul da Roma İmparatorluğu'nun merkezidir".
Sayfa 61 - PdfKitabı okudu
812 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.