Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İstanbul'unun Toplumsal Tarihi

Ebru Boyar

Osmanlı İstanbul'unun Toplumsal Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İstanbul'unun Toplumsal Tarihi sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İstanbul'unun Toplumsal Tarihi kitap alıntılarını, Osmanlı İstanbul'unun Toplumsal Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu seyirden İstanbul'u okumak mümkün olmaz mı? Ve hüznü...
Genç atlar, zengin ve modern Şişli bölgesine verilirdi. Üç yıl sonra bunlar Aksaray'a, ondan üç yıl sonra Azapkapı'ya, Azapkapı'da iki yıl çalıştıktan sonra bir yıllığına Topkapı'ya kaydırılırdı. En sonunda ise Samatya'ya yollanırlardı. Bundan sonra hâlâ yürüyebilir durumda olurlarsa eşek sürücülerine bedavaya verilir ve şehirde yük taşırlardı.
Cezalandırma, kanun hâkimiyetini açık ve net bir biçimde hatırlatan aşırı ölçüde vahşi cezalarla da yapılabiliyordu. 1596'da, rezil davranışlarıyla nam salmış bir yeniçeri, iyi aileden bir imamın güzel bâkir oğlunu zorla alıkoyup onunla açıkça ortalıkta gezinmeye kalkışınca bedelini ağır ve dehşet verici bir biçimde ödedi. İkisi birlikte Üsküdar'da yakalandı ve oğlana başına gelenler anlattırıldı. Daha sonra yeniçeriyi Tophane'de paçavralara sarıp bir topun ağzına yerleştirip topu ateşlediler. Bu feci cezalandırma şekli halkı dehşete düşürdü.
Reklam
Mayıs 1808 başında, kadınlar ellerinde sırıklarla, şehrin iaşesinden sorumlu yetkili olan İstanbul kadısının konağına yürüyüp eve dalarak öğle yemeğindeki kadıyı hazırlıksız yakaladılar. Önüne dizili sahanların kapaklarını kaldırıp "Papaz herif, sen böyle mükellef taam eylerken biz açlıktan ölüyor, bir ciğeri yirmi beş paraya yiyoruz." diyerek onun üzerine yürüdüler. Çok korkan kadı, yemeğini bırakıp harem dairesine kaçtı. Kadınlar, protestolarına devam ederek Bayezid Camii'nde cuma selamlığına gitmekte olan padişaha arzuhâl verip, bir yandan da uçlarına ciğer ve mumbar astıkları sırıklarını sallayıp "Efendimiz, uyan ve bizi düşün. Pahalılığa dayanamıyoruz, aç kaldık." dediler.
Sakalını Kaşıyan Ölü Padişah
Bu dönemlerde, bir veraset hukukunun yokluğunun da etkisiyle, görünmeyen bir padişah huzursuzluk ve istikrarsızlık demekti. 1421'de, ölüm döşeğindeki Sultan I. Mehmed, oğlu II. Murad yanına ulaşamadan son nefesini vereceğinin farkında olduğundan, bela çıkarmak istemiyorlarsa ölümünü kimseye haber vermemeleri için vezirlerini uyardığı zaman, onların bu ölümü gizlemek için olmadık çarelere başvurmaları bu yüzdendi. Vezirler, her şey yolundaymış gibi işlerini sürdürmeye çalıştıkları hâlde, askerler huzursuzlandılar. Erken Osmanlı dönemi vakanüvisi Âşıkpaşazade'nin aktarımıyla, "Padişahımız hani? Ne oldu, çıkmaz." dediler. Vezirler, hekimlerin çıkmaya bırakmadığını söyleseler de bu cevap onları tatmin etmedi. Bunun üzerine bir tertip yaptılar. Ölü padişah, kollarını hareket ettirmek üzere arkasına oturtulan bir gençle göründü. Karşılarında basbayağı sakalını kaşıyan padişahı gören yeniçeri ağaları işlerinin başına döndüler ve ceset apar topar kaldırılıp yeniden saraya sokuldu.
Padişahlar, çok daha şahsi konularda bile dedikodulara hedef olup bunlara karşılık verme gereği hissediyordu. I. Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan ile evlenecek olan Rüstem Paşa'nın cüzamlı olduğu yönündeki ısrarlı dedikodular sonucu, bir doktor çağırılarak paşaya bit muayenesi yapıldı. Cüzamlılarda bit bulunmayacağı inanışı vardı. Rüstem Paşa'da bit bulunduğu duyurulunca evlenmesine izin verildi.
Peçevi'ye göre, istanbul'da kahve, ilk olarak Halep'ten Hakem adında bir adam ile Şam'dan Şems adında birisinin 1554 yılında bir kahve dükkanı açmasıyla görüldü.
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Reşid Rızaya göre yangına karşı gerekli önlemlerin alınamamasının bir sonucu olarak 1909'da yanıp kül olan Çırağan Sarayı'nın akıbeti devlete ders olmalıydı.
1582'de 3.Murat'in en büyük oğlu 3.Mehmet'in sünneti için yapılan masraflı şenlikler 60 gün 60 gece devam etti ve bu süre boyunca şehir her gece yüzlerce meşale ve binlerce fenerle ışıklandırıldi.
1492'de 2.Beyazid 4 ay boyunca Edirne'de kalarak, istanbul'daki ölümcül vebanın dinmesini beklemiş ve bitene kadar dönmemişti. 1598'de 3.Mehmet'te veba dinene kadar Topkapı sarayına dönmedi. 16.yüzyılda Şeyhülislam Ebussuud efendi vebadan kaçmanın caiz olup olmadığı yönündeki soruya cevaben yayımladığı fetva, Allah'ın gazabından kaçmak ve onun yardımını istemek caizdi.
1.Dünya savaşından önce dönemin iki önemli siyasi figürü Cemal ve Talat Paşaların baskılarının da yardımıyla o zamanlar istanbul belediye başkanı olan Cemil Paşa (Topuzlu) padişahı, Topkapı sarayına ait araziyi bir umumi park inşası için kullanılmak üzere bağışlamaya ikna etti. Bu park bugünkü Gülhane parkı'dır.
Sayfa 271Kitabı okudu
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.