Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Türklerinde İlim

Abdülhak Adnan Adıvar

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Şurası muhakkaktır ki, Osmanlı Türkiyesinde Kâtip Çelebi, ilk defa olarak Batı ilmiyle sıkı temasa girmeye başlayan ve özellikle o ilmin değerini ve önemini takdir eden ve Batı ilmiyle Doğu ilmi arasındaki şeddi yıkmaya kalkışan zat olmak dolayısıyla, kendisini "Türkiye'nin ilim devrimcisi" diye anmasak bile, Türkiye'de ilim rönesansının müjdecisi gibi sayabiliriz.
Sayfa 151Kitabı okudu
Kopernik'in bütün sistemi yıkan keşfinden Osmanlı Türkiyesi haberli olmak şöyle dursun, Takyeddin rasathanesi, "rasad-i cedid" diye hâlâ Ptolemaios astronomisi üzerinde çalışıyordu. Kısaca Türkiye, bu devirde müspet ilimler noktasından, dışarıya karşı kuvvetli bir setle kapanmış ve adeta Batıyla hiçbir teması olmamış gibidir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Murat 1. ve Yıldırım Beyazıd devirlerinde (1359-1402) Osmanlı ülkesinde tıp alanında bir hareket görülmeye başlıyor; şimdiye kadar Osmanlı Türkleri tarafından yazılan ilk tıp eserinin Havâss-ül-Edviye adıyla Murat bin İshak adında biri tarafından derlendiğini sanıyoruz. Bu kitap 1387 yılında -Gerede kalesinin katında ve Erkot dağında cem- olunmuştur. Eserde birtakım ilaçların etkileri kısaca ve pek bayağı bir yolda anlatılmaktadır.
Çocukluğunda okumak ve yazmaktan hoşlanmayan bu büyük padişah, gençliğinde ortaçağların en büyük ilim ve irfan koruyucularından biri olmuştur. Hatta, boş zamanlarını daima en yüksek bilginlerle tartışmalarla geçiren 2.Mehmet, özellikle ilim ve felsefeye olan bu eğilimini bütün hayatı boyunca göstermiştir.
Osmanlı Türkiyesine modern matematiğin askerlik yoluyla girmeye başladığında asla şüphe yoktur.
Sayfa 184Kitabı okudu
Osmanlı Türklerinin ilim tarihinde, 1576-1580 yılları arasında, önemli bir olay görüyoruz. O zamana kadar Türkiye'de rasathane adına bir şey bulunmadığı gibi, astronomi ilmi ve rasat hesapları, ancak kağıt üzerinde, eski "Ziclerden" yapılan hesaplara, Arapça yahut Farsçadan çevrilen eserlere bağlı kalmıştı. Bu yıllarda Müneccimbaşı Mustafa Çelebi'nin yerine atanan Takyeddin bin Mehmed bin Ahmed adında bir astronom, hünkar hocası meşhur Sadeddin Efendiye bir layiha sunarak, artık Uluğ Bey Zic'inin yeni rasarlarla düzeltilmesi gerektiğini bildirmiş ve İstanbul'da Tophane bayırı üzerinde bir rasathane kurulması için padişahtan izin almıştır.
Reklam
Molla Fenari
"Toprak, yaşayışları bilgilerine uygun olan ulemanın etini yemez."
Sayfa 17
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.