Goethe'nin söylemiyle 'bir milletin, yabancı eserleri kendi diline çevirmesi onun en önemli kültür adımıdır. ' bana da tesir eden tercüme çalışmalarına olan ilgim bu kitabı okumama vesile oldu. Acaba bizde durum neydi? Neden Tercüme faaliyetleri özellikle de dış ilişkilerimizde tercüme faaliyetlerinin gayrimüslim elinde bulunması ve bunların bize geri dönüşü neydi? Lale devrinden sonra daimi faaliyet haline getirilen Encümen-i Daniş'ten hemen önce 1821 de kurulan Tercüme odasının başarısı ne ölçüdeydi? Vb. sorulara cevap bulmak amacıyla okuduğum dipnutlarına özellikle bakmadan geçemediğim bir kitap oldu. İlgililerin okumasını tavsiye ederim. Bu konudaki eserlere yeni başlayacak olan arkadaşlar eğer genel bir çerçeve istiyorlarsa Hilmi Ziya Ülken'in 'Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü' adlı eseri okumalarını tavsiye ederim. Balcı'nın eseri kafamdaki soru işaretlerini çözmekle birlikte yeni soru işaretleri oluşturdu. Okumanızı tavsiye ederim. Tercümenin önemi ve Osmanlı Devleti' nin çabaları adına güzel bir kitap. Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
"Bernard Lewis'in de ifade ettiği gibi bir dükkancının oğlu için Fransızca, bir katibi tercüman, bir tercümanı diplomat, bir diplomatı da devlet adamı yapan bir tılsımdı."
Herkese merhabalar. Bu kitapta eşkıyaların devlet eliyle üretilmesi ve merkezileşme noktasında bunların kullanılması bu kitapta detaylarıyla ve ispatlarıyla incelenmiştir. Celali olaylarını isyan olarak görmemesi ilginç noktalardan birisidir ki biz Celali İsyanları üzerine bir sürü eser kaleme aldık. Böyle bir tanımın getirilmesi bence ilginçti. Hele ki geleneksel tarihçilerin bu süreçte Osmanlı Devleti'nin eşkıyalarla yaptıkları pazarlıklardan dolayı zayıfladığını ileri sürmelerini eleştirerek bunun devletin zayıflığından değil gücünden kaynaklandığını söylemesi de ayrıca ilginçti. Ancak biz son dönemlerde yapılan çalışmalarla biliyoruz ki Osmanlı Devleti yıkılırken bile güçlü birkaç devletten biriydi. Yine Karen Barkey'in eserde eleştirdiği noktalardan biri hakimiyette padişahın rolünün gereğinden fazla vurgulanarak devletin zayıf ya da güçlü oluşunun buna göre tanımlanmasıdır. Buna ilgili birçok hususu da ekleyebiliriz. Benim dikkatimi çeken şey alıntısını da yaptığım Osmanlı Devleti'nin bir süre emperyalist hayaller içerisinde olmasıdır. Her ne kadar devleti öven bir üslup kullandığını düşünsekte bilinçli ya da bilinçsiz bu ifadenin kullanılması yazarın zihin yapısı hakkında bilgi sahibi olmamız açısından önemlidir. Umarım sizde keyif alırsınız. Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
"Bana göre bu eşkıyalar daha ziyade, devletin hakimiyetini perçinlemesi sürecinin bir parçası olarak kullanılıyorlardı. Başkalarının devletin zaafı olarak gördüğünü ben devletin gücü olarak değerlendiriyorum. "