Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'da Seks

Murat Bardakçı

Osmanlı'da Seks Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı'da Seks sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'da Seks kitap alıntılarını, Osmanlı'da Seks en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyada en fazla değişen iki şey mevcuttur. Birincisi suların yatağı, ikincisi kadınların mizacıdır.
Tarihçilere göre İstanbul, bir zamanlar ahlâkına gayet düşkün ve gayet namuslu bir şehirdir ama bu namusu ve zarafeti, Kahire’den gelen Mısır sosyetesi bozmuştur.
Reklam
Kadınlar için aşk şarkıları yapan besteci, gönlünü genç bir delikanlıya kaptırıverince, aynı tür besteleri bu defa onlar için yapar.
Sen unutmuşsun beni amma unutmam ben seni. Darılıp şayet efendim reddedersen de beni, Gel bu akşam bir sözüm var gizlice sultanıma...
Yine de güzel bir oğlan görünce canları onun güzelliğine elbette meylediyor…
“Çünkü kadının göğsü, saadet uykusunun yastığıdır...”
Reklam
Ve baldırları yoğun ve etli olursa, şehveti gayet çok olur ve cimasız kalmaya sabredemez. Ağzı ince ve emçekleri (göğüsleri) değirmi olsa ve sarkık olmasa ve emçek düğmeleri (memeleri) katı olsa, cimaya şehveti az olur. Meğer ki (ama) çok cima kılmaktan şehvet depreşir (artar).
1680 yılıydı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde ilk kez “recm”, yani “gayrimüslim bir erkekle zina yapan Müslüman kadının taşlanarak öldürülmesi”cezası uygulanıyordu.
Bir şair, bu hususa dair şu kaideyi vaz’ediyor (koyuyor): Aşk ve heves daire-iitidali tecavüz etmedikçe (ölçüyü kaçırmadıkça) Sutra’nın kavaidine riayetedilir, (kurallarına uyulur). Fakat çerh-i aşk (aşkın çarkı) bir kere devran etmeye (dönmeye) başladı mı, ne Sutra’nın kavaidi (kuralları), ne de intizam kalır.
“Bir Rum dilbere oldum müptelâ Keman kaşlı gözleri gayet ela Mislini seyreden varsa sâlî Bir Rum dilber-i mümtaz Yaktı beni o işveyle bu nâz Düşürdü beni ferdaya yârim Kalmadı gönlümde sabr-ı mecalim Etmez kerem nic’olur hâlim Bir Rum dilber-i mümtaz Yaktı beni o işveyle bu nâz”
Reklam
Sevgili bu sözümü işitince, gazap dolu bir bakış fırlattı bana… “Bundan sonra sana ayrılık vereyim de gör!…” dedi. “Seni ağlatmak ahdim olsun… Seni kıyamete kadar anmayacağım…
“Ama güzelim, benden kadınların işini sorma… Ben bu bağın armudu değilim, Şu ham armudu bana yutturma…”.
İstanbul kadınlarını dörde ayırır Fazıl… Dinine bağlı, namazında-abdestinde olanlar; hafif işveliler; fahişeler ve lezbiyenler…
“Kadın, üzümü tatlı bir bağdır. Hem besler, hem mest eder. Sermestlik hoş, bedmestlik pek boştur...”
MÜCAMAAT EVKATLERİ
İptida (önce) buluğa ermeyip mesela yirmi yaşına varınca çok cima eylemek muzırdır. Hiç etmemek dahi hüzali (zayıflığı) muciptir. Belki günaşırı cima etmek onlara kafidir. Amma yirmi yaşından otuz yaşına varıncaya kadar münasip olan gündüz iki kere ve gece de bir kere kanaat eyleye. Amma sol (şu) şartla ki, mücamaat eylediği (ilişkide bulunduğu) alâkası olan mahbube ola, zira alâkası olmayan kimse ile mücamaat eylemek yani bir şey'e müfid (yararlı) olmayıp mütelezziz olmadığından başka vücudunu bozar.
835 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.