Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları

Tekin Kılınç

Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları Sözleri ve Alıntıları

Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları sözleri ve alıntılarını, Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları kitap alıntılarını, Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam peygamberinin aile sofrası için önemli bir buyrugu vardır: "Yemeklerinizi ailenizle birlikte yiyin. Çünkü o yemeğin bereketi vardır " diye buyrulmuştur..
Bizim ecdadımız da üç yüz , beş yüz, hatta binlerce sene sonra gelecek neslinin dünya üzerinde şerefle yaşasın diye kanlarını akıtmış, canlarını vermiş ve bu cennet vatanı çok büyük külfetlere katlanarak bizlere hibe etmişlerdir. Biz torunları da olmak bu şanlı ecdadımızı tanımamız gerekir. Ecdadı tanımak ise tarih bilincinden geçer.
Reklam
Osmanlı insanı,camilerini,vakıf eserlerini ve devlet kurumlarını taş malzeme ile yaparken evlerini ağaç,kerpiç,kireç gibi dayanıksız malzemelerden yapmışlardır. Böylece hayatın faniliğini ve baki olanın Allah olduğu inancını yansıtmışlardır.
Avrupalılar, medeniyet adına tuvaletleri dahi olmayan ecdatlarını bu kadar titizlikle anarken,bize medeniyet incelik ve zarafetini miras bırakan bir ecdadı tanımaz ve hayırla anmazsak,haksızlık ve adaletsizlik etmiş olmazmıyız?
Bu inceliğin daha ötesinde bir dil terbiyesine sahip bu insanların edeb inceliğine göre "ışığı yak" denilmez. Çünkü "yakmak" olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine "Işığı uyandır "denilir. Gece yatarken de "Lambayı (mumu,ışığı) söndür," denilemez(Allah kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü "söndürmek "olumsuzluk çağrıştırdığı için "Lambayı dinlendir." denilir. Keza aynı şekilde "Kapıyı kapat." (Allah kimsenin kapısını kapatmasın)ifadesinin yerine,belki "kapıyı ört " yahut "sırla" denilebilir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Ecdadının akıttıkları kanlarının,verdikleri canlarının hürmetine onların hayırla yâd etmeyen,şükran hisleri ile dolmayan insanlar ceddine en büyük adaletsizliği etmiş olurlar.
Reklam
"Bir zamanlar biz ne millet hem ne milletmişiz Gelmişiz cihana medeniyet nedir öğretmişiz." M.A.E
Evet,her şey insan da düğümleniyor; "Yaratılanı Yaratandan ötürü "seven insanda...
Sayfa 166Kitabı okudu
Ecdadımız,asker olarak Avrupa'ya girdiğinde bağındaki üzümü yemiş fakat parasını çıkın halinde üzümün dallarına bağlamıştır. Avrupalılar ise, bizim ülkemizi işgal ettiklerinde hamile kadınların karınlarını yararak bebelerini süngünün ucuna takmak suretiyle kahkahalar atarak zevklerini tatmin etmişlerdir.
Ecdadını ve onun hayat tarzlarını bilmeyenler günlük hayatta da bocalarlar. İnsanların ömürleri boyunca hayatlarının değişen kısmı yüzde üçü- beşi geçmez,yüzde doksan beşi eski bilgilere ve eski görgülere dayanır. Buna göre ecdatlarının yaşama usullerini bilmeyenler hayatlarını noksan yaşarlar ve hayattan zevk alamazlar.
Reklam
Osmanlı terbiyesinde edep,ilk önce Allah ile kul arasında başlıyordu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v), diğer resuller,nebiler,veliler,Ashâb-ı Kiram ve Selef-i Salihin,mertebe ve makamlarına göre,1400 seneden beri aynı hürmeti,aynı sevgi ve hürmeti Osmanlıdan görüyorlardı. Kur'ânı kerime gösterilen saygı ise müstesna bir saygı idi. Abdestsiz tutulmaz,muhakkak yüksek bir yere konur veya asılırdı. Kur'ânı Kerim tilâvet edilirken tazimle tutulur,zinhar göbekten aşağı tutulmaz ve konmazdı.
Yaşlıya saygı
Osmanlı kültüründe bir incelik örneği olarak, çarşıya inerken veya eve dönerken, büyüklere hürmet sadedinde yaşlı bir zatın yanından geçip gidilemediğini, ancak onun: "Geç oğlum ben yavaş yürüyorum!.." deyip müsaade etmesinden sonra önüne geçilirdi.
Kâzım karabekir Paşa'nın dediği gibi: "Bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise _ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa - bir millet için de tarih odur. Tarihini bilen ,millet,kökü sağlam çınar gibidir. Zamanla eski âdet ve ananesini, yaşayış tarzını unutan ,tarihini bilmeyen ecdadının neler yapmış olduğundan haberi olmayan bir millet, kendini ayakta tutan köklerinden birkaçını kurutmuş demektir. Tarih okuyarak onu sulamak lazımdır."
Ağaçların önemine binaen Kur'ân-ı Kerimdeki cennet tasvirlerinde ağaçlara sık sık yer verilmektedir: "Onlar, dikensiz sedir ağaçları; meyveler,birbiri üzerine yığılmış muz ağaçları; Muhteşem ağaçlardan uzanmış gölgeler;çağlayan sular;bitip tükenmeyen ve yasaklamayan çeşitli meyveler içinde ve kabartılmış yüksek yastıklar üzerindedirler." (Vakıa,âyet:28-35)
Sayfa 171Kitabı okudu
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.