Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları

Tekin Kılınç

Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları Gönderileri

Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları kitaplarını, Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları sözleri ve alıntılarını, Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları yazarlarını, Osmanlıdan Torunlarına Hayat Düsturları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zarafet medeniyetinin bu zarif insanları, ağızlarından olumsuz bir ifade, kötü bir söz çıkarmamak için alabildiğine dikkat ederler.Bizim o dört ayaklı hayvana "eşek" dememize mukabil onlar, hayvana çok çalışkanlığından mülhem "işlek" adını koymuşlardır.
Sayfa 147
Yapılan işlerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne bakılmaz. İşlerin samimiyetine bakılır. Küçük de olsa samimi olmak Hakk'ın rızasına varmak için yapılan işler,nice büyük hayırlardan daha önemli bir yer tutarlar. İşin çokluğu değil,işin samimiyeti önemlidir. Yeter ki samimiyet olsun.
Sayfa 274Kitabı okudu
Reklam
Ağaçların önemine binaen Kur'ân-ı Kerimdeki cennet tasvirlerinde ağaçlara sık sık yer verilmektedir: "Onlar, dikensiz sedir ağaçları; meyveler,birbiri üzerine yığılmış muz ağaçları; Muhteşem ağaçlardan uzanmış gölgeler;çağlayan sular;bitip tükenmeyen ve yasaklamayan çeşitli meyveler içinde ve kabartılmış yüksek yastıklar üzerindedirler." (Vakıa,âyet:28-35)
Sayfa 171Kitabı okudu
Evet,her şey insan da düğümleniyor; "Yaratılanı Yaratandan ötürü "seven insanda...
Sayfa 166Kitabı okudu
Bu inceliğin daha ötesinde bir dil terbiyesine sahip bu insanların edeb inceliğine göre "ışığı yak" denilmez. Çünkü "yakmak" olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine "Işığı uyandır "denilir. Gece yatarken de "Lambayı (mumu,ışığı) söndür," denilemez(Allah kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü "söndürmek "olumsuzluk çağrıştırdığı için "Lambayı dinlendir." denilir. Keza aynı şekilde "Kapıyı kapat." (Allah kimsenin kapısını kapatmasın)ifadesinin yerine,belki "kapıyı ört " yahut "sırla" denilebilir.
Sayfa 148Kitabı okudu
"Anadolu kadını ","Osmanlı kadını " ,"Müslüman Türk kadını "tabiriyle aynı anlama gelen kavramlardır. Islam'ın kazandırdığı hayâ ve edep duygusuyla,Türk Milletine has ciddiyet ve otorite,Anadolu kadınında tecessüm etmiştir. İnanç ve ibadetin nuru yüzüne vuran,bilgi ve görgüsüyle erkeğine yol gösteren,gerektiğinde erkeğin görevlerini de üstlenen vakur duruşlu kadınlara "Osmanlı Kadın " deriz. Bütün dünyanın hayranlıkla izlediği ve gıpta ettiği sağlam aile yapımızın temelinde,işte bu Osmanlı kadının veya Anadolu kadının asaleti ve fedakârlığı vardır.
Reklam
İslam peygamberinin aile sofrası için önemli bir buyrugu vardır: "Yemeklerinizi ailenizle birlikte yiyin. Çünkü o yemeğin bereketi vardır " diye buyrulmuştur..
Osmanlı terbiyesinde edep,ilk önce Allah ile kul arasında başlıyordu. Resûlullah Efendimiz (s.a.v), diğer resuller,nebiler,veliler,Ashâb-ı Kiram ve Selef-i Salihin,mertebe ve makamlarına göre,1400 seneden beri aynı hürmeti,aynı sevgi ve hürmeti Osmanlıdan görüyorlardı. Kur'ânı kerime gösterilen saygı ise müstesna bir saygı idi. Abdestsiz tutulmaz,muhakkak yüksek bir yere konur veya asılırdı. Kur'ânı Kerim tilâvet edilirken tazimle tutulur,zinhar göbekten aşağı tutulmaz ve konmazdı.
İnsanlar ancak ve ancak İslâm'ın emir ve yasaklarına uymak suretiyle aile hayatını huzur içinde sürdürebilirler.
Sayfa 72 - GelenekKitabı okudu
Mahallenin "namusu" vardır. Her canı isteyen cebinde parası olsa dahi istediği mahalleye gelip bir ev tutup ikamet edemez. Mahalleye yerleşebilmek için mahalle sakinlerinden birinin ona "ehl-i namustur", "ırz ehlidir", "ahlâklıdır" diye kefil olması gerekir
Reklam
Osmanlı insanı,camilerini,vakıf eserlerini ve devlet kurumlarını taş malzeme ile yaparken evlerini ağaç,kerpiç,kireç gibi dayanıksız malzemelerden yapmışlardır. Böylece hayatın faniliğini ve baki olanın Allah olduğu inancını yansıtmışlardır.
Osmanlı insanı,hiçbir zaman dişlerini gösterecek kadar gülmeyen bir Peygamberin ümmeti olduğu bilinciyle vakannı ve sükúnetini hiç bir zaman bozmamıştır.
Kâzım karabekir Paşa'nın dediği gibi: "Bir çınar için toprak altındaki kökleri ne ise _ve bu kökler kurudukça çınar nasıl kurumaya başlarsa - bir millet için de tarih odur. Tarihini bilen ,millet,kökü sağlam çınar gibidir. Zamanla eski âdet ve ananesini, yaşayış tarzını unutan ,tarihini bilmeyen ecdadının neler yapmış olduğundan haberi olmayan bir millet, kendini ayakta tutan köklerinden birkaçını kurutmuş demektir. Tarih okuyarak onu sulamak lazımdır."
Ecdadımız,asker olarak Avrupa'ya girdiğinde bağındaki üzümü yemiş fakat parasını çıkın halinde üzümün dallarına bağlamıştır. Avrupalılar ise, bizim ülkemizi işgal ettiklerinde hamile kadınların karınlarını yararak bebelerini süngünün ucuna takmak suretiyle kahkahalar atarak zevklerini tatmin etmişlerdir.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.