Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'nın Şifreleri

Talha Uğurluel

Osmanlı'nın Şifreleri Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı'nın Şifreleri sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'nın Şifreleri kitap alıntılarını, Osmanlı'nın Şifreleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bütün dünya siyah insanları farklı isimlerle anarken biz ,'Zenci' diyoruz. Neden zenci diyoruz? Çünkü Afrika'da Zanzibar Adası var. O adanın adı Zanc Adası'ydı düne kadar. Oradan getirildiği için bu insanlara Zanclı anlamında Zenci denmiştir. Yani aşağılayıcı, farkını gözüne sokar gibi niteleyici bir isim hiçbir zaman kullanılmıyor. "
"Sultan Abdülaziz Mekke ya da Medine'den, oradaki yerel yöneticiden bir arz kendisine geldiğinde okunurken ayağa kalkarmış. Neden? Çünkü Mekke'den, Medine'den geldi o arz. Hâlbuki kendisinin çok çok altında, çok daha kıdemsiz bir yöneticinin gönderdiği bir arz olmasına rağmen gönderilen toprakların hürmetine saygıyla, ayakta dinliyor. "
Reklam
Osmanlı'da "sadaka-i cariye" diye bir mesele var, akan sadaka, yani bir kişi ölse de amel defterini kapatmayan, hayırların yazılmasına sebep olan sadaka. Hani bankalarda cari hesap vardır ya, aynı onun gibi. Peygamberimiz' in (SAS) bir hadisine dayanıyor, "Üç kişi öldüğünde amel defteri kapanmaz ;hayırlı bir evlat, ilim ya da sadaka-i cariye bırakanlar."
"Bize yıllarca, III. Murad'ın Has Odası duvarındaki şeritleri aşk şiiri diye anlattı birileri. Hâlbuki III. Murad Has Odası'nın duvarındaki şeritte boydan boya Ayete'l-Kürsî yazmaktadır."
Osmanlı'da hiçbir zaman bir padişahın taç taktığı görülmemiştir.
2. Selim'in meşhur bir sözü vardır; "Abim Mustafa'yı ordu tutuyor,kardeşim Mehmed'i babam tutuyor,küçük kardeşim Beyazid'i annem tutuyor, ben ne yapayım? bari beni de Allah tutsun." şeklinde.Belki de oradan turnayı gözünden vurdu,sırtını öyle bir yere dayamıştı ki...
Sayfa 176
Reklam
"Dünya devleti ebedi değildir. Fani cihanda da hiç kimse ölümsüz değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır." Fatih Sultan Mehmet
Sayfa 121 - Fatih Sultan MehmetKitabı okudu
Suriye'nin Cebel Kalesinde yatan Süleyman Şah Anadolu Selçuklu beyidir.Osmanlı'nın kurucusu Ertuğrul Gazi'nin babası, Gündüz Alp ise; Beypazarı'nın Hırkatepe köyüne defnedilmiştir.Tarihte hep bu iki kurucu lider birbiyle karıştırılmıştır.
Sayfa 21
Selçuklu'nun Anadolu'yu işlediği gibi Osmanlı Balkanlar'ı nakış nakış işlemiştir.
Sayfa 153Kitabı okudu
Bize zeki, çalışkan değil itaatkâr adam lazım düsturu vardır. Bakın burası çok önemlidir ;biri vardır çok zekidir fakat basiretsizdir yani hızlı çıkışlar yaparak hem kendini hem de devlette temsil ettiği ortamı sıkıntıya sokar, bazısı da vardır ki temkinlidir istişareye ehemmiyet verir ve öyle olduğu için yaş tahtaya basmaz. II. Selim'in meşhur bir sözü vardır, "Abim Mustafa'yı ordu tutuyor, kardeşim Mehmed'i babam tutuyor, küçük kardeşim Bayezid'i annem tutuyor, ben ne yapayım, bari beni de Allah tutsun," şeklinde. Belki de oradan turnayı gözünden vurdu, sırtını öyle bir yere dayamıştı ki...
Reklam
"Osmanlı'da bir Yahudi, Hristiyan ve Müslüman ;hiçbirinin kıyafeti bir diğerinin aynısı olamazdı. Herkes kendi kıyafetiyle kendi dinini, kavminin özelliklerini sergilemek zorundaydı. Burada çirkin hiçbir şey yoktur. Burada ne var? Herkes kendi kıyafetiyle kendi inanışını, konumunu, ırkını temsil ediyor ki yarın toplumun içinden bir yanlış yapıldığında herkes o yanlışın adresini görebilsin. Bu tabii aynı zamanda o topluluk içinde bir otokontrol sağlıyordu. Herkes kendine çeki düzen veriyordu. "
II. Selim'in meşhur bir sözü vardır; "Abim Mustafa'yı ordu tutuyor, kardeşim Mehmed'i babam tutuyor, küçük kardeşim Beyazid'i annem tutuyor, ben ne yapayım, bari beni de Allah tutsun," şeklinde. Belki de oradan turnayı gözünden vurdu, sırtını öyle bir yere dayamıştı ki...
Sayfa 176
Kanuni şöyle sormuştur ; Meyve ağaçlarını sarınca karınca , Günah var mı karıncayı kırınca ? Yarın Hakk'ın divanına varınca , Süleyman'dan hakkın alır karınca !
Yavuz, Mısır Seferi'nde iken yanında İbn Kemal de vardır. Bu arada İbn Kemal çok büyük bir ilim adamıdır. Bu âlim zatın atının ayağından sıçrayan çamur padişahın kaftanına bulaşır. Tabii Yavuz Sultan Selim'in kaftanına yerdeki çamurun sıçraması oradaki insanları tedirgin eder. Çünkü Yavuz öfkeli bir Osmanlı padişahıdır. Herkes bu doğruluktan, ciddiyetten taviz vermeyen adamdan sakınıyor. Hangi durumda, nasıl karar verebileceği kestirilemeyen bir karaktere sahip. Herkesin şaşırıp ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemediği o anda Yavuz dönüyor ve etrafındakilere ve yine herkesi şaşırtacak bir şekilde, "Hocamızın atının ayağından sıçrayan çamur bizim ancak süsümüzdür. Ben öldüğüm zaman bu çamurlu kaftanımı sandukamın üzerine örtünüz." diyor ve oradaki insanlara muhteşem bir ders vermiş oluyor.
Osmanlı'nın sistematiğinin bir nebzesisi.
Saray aristokrasisi demek istemiyorum çünkü öyle deyince akla toplumdan kopuk Avrupa aristokrasi anlayışı geliyor.Osmanlı'da böyle bir saray aristokrasisi vardı ama Avrupa'daki ne benzemiyordu.Hani düne kadar halk arasında bir tabir vardı,"Saraylı"diye.Saraylı, çok güzel konuşur,terbiyesi ve eğitimi ile mükemmeldir.Münevver Ayaşlı, hatıralarında çok anlatır bu saraylıları.SultanbVahdeddin'in kızı Sabiha Sultan hakkında ,"Fıskiye gibi kalkardı,"diyor.
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.