...
Gideceksin günlerin ağır yükünü taşıyarak
Düşüreceksin yerlere acılarını, ellerini de iki yanına
Ezecekler hiç umursamadan gözünden düşen yaşını
Hayat mı acımasız insanlık mı?
Bilemeyeceksin.
Acı insana işleyecek, bütün gülüşlere de yankısı
Üzerine basan her insanda daha fazla acı
Bütün renkler solacak ansızın
Beyaz düşler uçup gidecek ellerinden balon misali
Sana siyahlar kalacak
sen şehvetle kırmızıyı beklerken
Zamanları düşlerin siyah kılıfına
sığdırmaya çalışacaksın...
Evinizin arka odasında bir zaman makinesi olsa ne yaparsınız? Ben
olsam o odadan çıkmam. Herkes beni kuş yuvası kadar odamda,
depresyonun kollarında sıkışıp kaldım zannederken, ben daha
aracın motoru soğumadan her defasında yeni bir seyahate çıkarım...
"Ben eğitimdeki eşitsizlikleri, zaten artık parasız
eğitim diye bir gerçeğin Türkiye'de hiç olmadığını vb.
tartışmayacağım burada. Evet, bırakın üniversiteyi eğitimin başlangıcından itibaren ailenin sırtına yüklenmiş olan yükle birkaç çocuğu eğitimde yukarı çıkartmak artık neredeyse hayal. Süslü magazin
medyası bu eşitsizliği 'Çobanlıkla kolej kazanan',
işçilikle üniversite okuyan gençler haberleriyle
romantize ederek kapatmaya uğraşsa da kamusal bütçe desteği artık değil eğitimin sürmesinde, eğitime
hazırlanmakta dahi sıfır katkılıdır. Hatta destek bir yana, ailenin üzerine iyice biner."