- Şu güneşe bak lan, dedi, ne sıcak.
- Bize ne!
- Hiiç... Sanat Okulu'nun oraya gider, bisiklete binerdik.
- Kalleşlik yapma!
- Sen de hemen inanıyon b'oğlum, sinemaya gitçeğınizi dünden söylemedik mi...
Yaşamın ayrıntıları içinde yitip gidiyorum. Her şey bir fresk sanki, kimi yerleri silik, dökülmüş ve ben, bir o parçada buluyorum kendimi, bir öbür parçada.
İnsanlar da bi tuhaflaştılar agam, bahçelerinde çiçekler açan, dut, erik, kiraz ağaçları olan o güzelim evlerini yıkıp kafes gibi dairelere tıkılıyorlar...
Sonra da sivri akıllının biri çıkıp "Geceler gariplerindir," demiş. Tutulmuş. Bu iş gariplere sorulmamış, ama onlar ne yapsın; boyun kırıp kabullenmişler bu armağanı.
“ Hep böyle olurdu; hafta sonu bir gelsin de, ölü gibi bir uyuyayım diye düşünür, beklediği gün gelince de (ne kadar geç yatarsa yatsın) hep aynı saatte uyanırdı.”