Çünkü başka türlüsü olamazdı. Çünkü bazı zamanlar vardır başka türlüsü olamaz.böyle zamanlarda bizi bekleyen akıbetin gönüllü mahkumlarıyızdır. Bilinmeyen bir aleme doğru sürüklenmeyi direnmeden kabulleniveririz. Bu da öyleydi işte. Yıldızlar yere indi desem değil, ben kanatlandım başım göğe erdi desem , yetersiz kalır; boyum uzadı, kollarım kuvvetle doldu, dünyayı omuzlayıp sırtımda kuş gibi taşırım, saçlarım ve tenim pırıl pırıl parlıyor desem, hepsi birden, mutluluk mu bilmiyorum, sarhoşluk mu, evet ,çok benziyor , aşk mı kesinlikle ; ama başka bir şeyler de var sanki, acı var , coşkunun zirvelerine tırmanıp uçurumun derinliklerine yuvarlanırken ikisi arasında çok az bir mesafe var.
Zaman geleceğin geçmişe dönüştüğü bu anın tartışmasız hükümrânıdır. Her anımız zamana bağlıdır ve dolayısıyla bizi ilgilendiren her şeyi zamanla birlikte düşünmeliyiz. Dolayısıyla içine zamanı katmadığımız hiçbir şey tam açıklanmış sayılmaz.
İnsanın taşıdığı öz nedeniyle Tanrı 'yı yansıttığını, kendinde ilahi nitelikler barındırdığını, dolayısıyla emanete hiyanet etmeden ve yalnızca bu yüzden içindeki kutsal varlığa yaraşır davranması gerektiğini bir kez düşünseniz ne çıkar?