“Halinden hoşnut olmayan, terk edilmiş, ölümün soluğunu ensesinde hisseden, göğsünde hep bir ağırlık taşıyan, hayal ile gerçek çizgisi iç içe geçmiş bütün insanların sığındığı gibi Mehdi de önce yalnızlığa, sonra da kitapların tehlikeli, sessiz ve büyülü dünyasına sığındı. Kitaplar her geçen gün biraz daha onu gerçeğin donuk, sıkıcı ve renksiz dünyasından alıp canlı, büyülü, renkli bir hayata götürdü.”