Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Philosophy 101

Paul Kleinman

Philosophy 101 Gönderileri

Philosophy 101 kitaplarını, Philosophy 101 sözleri ve alıntılarını, Philosophy 101 yazarlarını, Philosophy 101 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Voltaire, dinsel özgürlüğe sıkı sıkıya inanan biriydi. Tanrıtanımaz olmamasına rağmen (aslında kendini yaradancı sayıyordu) örgütlü dine ve Katolikliğe karşıydı; Kutsal Kitap'ı ise insanlarca yaratılmış ve gününü doldurmuş mecazi bir ahlaki başvuru kaynağı olarak görüyordu. Öte yandan Tanrı'nın varlığının inanç meselesi olmadığına (dolayısıyla da belirli bir inanca dayanmadığına), akıl meselesi olduğuna inanıyordu. Voltaire şu sözüyle ünlüdür: "Eğer Tanrı var olmasaydı, O'nu icat etmek gerekirdi."
Sayfa 220Kitabı okudu
Voltaire yalnızca inanç özgürlüğü ve kilisenin devletten ayrılması çağrısı yapmakla kalmadı, dini de tümüyle reddetti.
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
Heidegger'in dediğine göre, teknoloji insanların varlık hakkında yeni bir anlayış edinmelerine olanak sağlamada rol oynayabilmesine rağmen, teknolojinin yarattığı çerçeveleme, insanoğlunun daha asal hakikati açığa çıkarma ve deneyimleme yeteneğini tehdit etmektedir.
Sayfa 217Kitabı okudu
Heidegger, varlığı anlamanın en iyi yolunun içeriye bakmaktan ve kendi benlerimizi sorgulamaktan geçtiği kanısındadır. Heidegger, bu nedenle "varlık biziz" sonucuna ulaşır. Bunu "orada olma" anlamına gelen Dasein terimiyle ifade eder ve bu, Heidegger'e göre varlık nedir sorusunu kendisine soran varlıktır. Öyleyse Dasein kendi
Sayfa 215Kitabı okudu
Heidegger'ln felsefesinde kendisinin "dönemeç" olarak tanımladığı dikkate değer bir değişim meydana geldi. Heidegger'e göre dönemeç, onun düşünüşünde bir değişim olmaktan çok varlıkta bir değişimdi. Heidegger, 1933'te Nazi Partisi'ne üye oldu ve Freiburg Üniversitesi rektörlüğüne seçildi. Rektörlük dönemine ilişkin farklı şeyler anlatılmasına rağmen -bazıları onun Nazi siyasetini üniversite eğitimine canla başla soktuğunu söyledikleri halde, kimileri de Nazi siyasetinin uygulanmasına izin vermekle birlikte o siyasetin bazı ayrıntılarına karşı gizli bir direniş hareketi yürüttüğünü iddia ederler- Heidegger, Nazi Partisi'nden gitgide uzaklaştı ama partiden hiçbir zaman resmen ayrılmadı.
Sayfa 214Kitabı okudu
Karl Marx'in öne sürdüğüne göre tarihin evrimi, üretim tarzı ile üretim ilişkileri arasındaki etkileşimin sonucudur. Üretim tarzı evrimini sürdürüp üretim yeteneğinin en üst noktasına ulaşırken, sınıflar arasında üretim ilişkilerine bağlı olarak husumet oluşmaya başlar (başka bir deyişle, üretim araçlarının sahipleri ile işçiler karşı karşıya gelirler). Marx, işçilerin bir gün sömürüyü ve kapitalizmin uzlaşmaz zıtlıklar içeren mahiyetini anlayacaklarını, bunun da eninde sonunda işçi sınıfı tarafından kapitalizmin devrilmesine yol açacağını savunur. Kapitalizmin yerini alacak yeni üretim tarzı, üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı olacaktır; bu da komünizmdir.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Karl Marx'a göre, bir metanın değeri arz-talep gibi bir ölçüyle belirlenmemelidir; daha çok bu değer o metanın yapımında kullanılan emek miktarını temel almalıdır. Bu nedenle, bir metanın pazardaki değeri, onun yapımına giden emeği ve üretimi temsil etmelidir.
Sayfa 210Kitabı okudu
Marx, bir kişinin esenlik duygusunda ve kendini kavramasında kilit bileşenin emek olduğunu savunur. Kişi, nesnel maddeyi dayanıklı ve değerli bir şeye dönüştürmeye çalışırken, kendisini dışsallaşmış olarak ve sanki varoluşun yalın gereklerini yerine getirmiş gibi görür. Marx, emeğin yalnızca kişisel bir yaratma edimi olmakla kalmadığını; kişinin kimliğinin ve sağkalımının sergilenmesi de olduğunu öne sürer. Marx, özel mülkiyete dayalı bir sistem olan kapitalizmde, işçinin ne yazık ki kendisi için temel önem taşıyan özdeğerden ve kimlikten yoksun bırakıldığını belirtir. Ürününden artık uzak kalan işçi yaptığı işe, kendisine ve iş arkadaşlarına yabancılaşır. İşçinin kişisel bir doyum duygusu tatması artık söz konusu değildir ve işçi artık çalışmayı sadece hayatta kalma yolu olarak görür. İşçi, iş sürecine yabancılaştığı için ve emek benliğin kilit bir bileşeni olduğundan, işçi de benliğine ve bütün insanlığa yabancılaşmak zorunda kalır. Kapitalizmin doğurduğu sürekli yabancılaşma, böylelikle tarihsel maddecilikte irdelenen uzlaşmaz ilişkiyi yaratır ve eninde sonunda kapitalizmin yıkılmasına yol açacaktır.
Sayfa 209Kitabı okudu
Marx, Hegel'in tarihle ilgili görüşüne büyük ölçüde katılmakla birlikte, Hegel bir idealistti; Marx ise kendisini maddeci olarak görüyordu. Dolayısıyla Hegel, insanların çevreleriyle ilişki kurmalarının birincil yolunun fikirler olduğuna ve tarihin, ilgili zaman dilimini temsil eden fikirler temelinde anlaşılabileceğine inanırken, Marx tarihteki bir zaman diliminde toplumların örgütlenme tarzlarının gerçekte o toplumla ilgili temel gerçek olduğuna inanıyordu.
Sayfa 209Kitabı okudu
Schopenhauer, aşkı da insanın üremeyi ve dolayısıyla varlığını sürdürmeyi arzu etmesini sağlayan "yaşam istenci"ne yardımcı olan bilinçdışı bir öğe olarak görüyordu.
Sayfa 205Kitabı okudu
1.000 öğeden 881 ile 890 arasındakiler gösteriliyor.