Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Piç Gönderileri

Piç kitaplarını, Piç sözleri ve alıntılarını, Piç yazarlarını, Piç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kendimi tüketmek için her şeyi yapmama rağmen kendimi bitiremeyeceğimi anladığım gün. Oysa kendimi harcamak için her şeyi yaptım. İçki içtim, hem de çok. Yeteneklerimi keskinleştirmek için en ufak bir uğraşta bulunmadım, sahip olduklarımın değerini artırmak için hiçbir şey yapmadım ama hâlâ buradayım ve herkesten daha zekiyim. Beynim bir atom reaktörü gibi çalışıyor. Kendime verdiğim bu kadar zarardan sonra hâlâ çalışıyor. Bitiremiyorum. Kendimi bitiremiyorum. Demek ki bir dâhiyim. Çünkü kendimi harcıyorum, harcıyorum ama bitmiyorum!" "Harca harca, bitmez!" "Bitmez... " Hakan
Gözlerini yumdu ve gördü. Her şeyi. İçindeki pişmanlığın sadece bir paket sigarayı içme süresine yetecek kadar olduğunu anladığı bir vicdanı vardı. Hakan'ın kötülüğünün Türkçesi, hayat boyu pişman olmayacak kadar yoğun ve kısa süren vicdan azapları çekmesiydi. Bu azaplar o kadar ağırdı ki, sadece birkaç saat sürüyordu. Üç saatlik bir yağmurun içinde üç saniye dolu yağması gibi, on yıllar süren insan hayatındaki birkaç saatin de hiçbir değeri yoktu. Aslında kötülerin de iyilerden farkı yoktu. Sadece onlar pişman olurlarken daha hızlı davranıyorlar ve yeni günahlar işlemek için sokağa çıktıklarında vicdan azaplarını gözyaşı basmış evlerinde bırakıyorlardı. Oysa iyilerin evlerini gözyaşı basana kadar bir ömür geçiyordu. Onun dışında bir farkları yoktu. Kötüler, iyiler, kısa ve uzun süreli vicdan azapları, sessiz ve gürültülü pişmanlıklar. Hakan hepsini ve kendisini anladı. Anlayacak bir şey kalmayınca da uyudu.
Reklam
"Her şey dahil ve herkes dâhi! Artık böyle. Kimse aptal değil. Ve her şey toptan. Dünya artık bir tatil köyü. Hayatın yeni kuralı bu. Herkes her şeyi biliyor. Sadece ben bilmiyorum çünkü ben her şeyden hariç ve herkesten aptalım."
Gelecekten bir şey beklemeyenler, mutluluklarını geçmişte yaratırlar. Barbaros da öyle yapıyordu. Hayatındaki en büyük acıyı zevke dönüştürüyordu. Hayatın lime lime ettiği ailesinin parçalarını hafızasında yapıştırıyor ve onlarla gülüyordu. Deniz yatağından simsiyah gökyüzüne bakarken yaptığı gibi. Sadece gülümsüyordu. Çünkü o gece Barbaros kendi' kendine acıdan zevk almayı öğrendiğini fark etmiş ve yaşayan en değerli piç olmuştu. Aynı anda, bütün vücudundan sonra ayakları da delikten sıyrılmış ve duvarın diğer tarafına geçmişti. Artık daha önce kimsenin nefes alıp vermediği bir yerdeydi. Taşın altında, acının zevke dönüştüğü bir yerde. Dünyanın en değerli piçi ve dünyanın hiçbir şeyi: Barbaros.
İngilizcedeki "pain" kelimesiyle, Fransızca'daki "pain" kelimesini düşündü. Biri "acı", diğeri "ekmek" demekti. Barbaros bunu sıradan bir tesadüf olarak değerlendirmeyecek kadar sarhoş ve yalnızdı. Acı, insanın hayat tarlasında biçtiği buğdaylardan pişirdiği ekmekti. Dolayısıyla sabah kahvaltısı kadar kaçınılmazdı. Barbaros bir delik, bir çatlak aradı. Çevresini saran acı duvarının diğer tarafına geçebileceği bir anahtar deliği. "Eğer" dedi kendisine, "sadece zevk ve acı varsa. Her şey sadece onlardan ibaretse tek bir çözüm kalıyor geriye: acıdan da zevk almak. Böylece hayat sadece zevk olacak." Ancak tam acı duvarının anahtar deliğinden geçerken Barbaros'un aklına bunun insanlık dışı olacak kadar zor olduğu geldi. O dar deliğin içinde sıkıştığı yerden, acıdan da zevk almak imkânsız gibi göründü. "Eğer zevk alınabilseydi acıdan, o zaman acı olmazdı" dedi ve daha da sıkıştı. Kaburgaları kırılacakken aklına kendi yaşadıkları geldi. Çektiği acıları rendeleyip avucuna koyduğu ve uçurumlardan aşağı üflediği anları düşündü.
"İnsan kendini öğrendi." "Sonra başını kaldırdı ve diğer insanlara baktı." "Evet." "İnsan paradan önce harcamayı öğrendi." "Sonra harcayacağı bir şey kalmadı ve diğer insanlara baktı." "Evet." "Diğerleri ne yapıyorsa o da aynısını yapmaya başladı." "Yani kendini harcadı." "Evet. " "Ve insanın başına kendisinin getirdiği en büyük felaket olan... "Heba... " "Dönemi başladı."
Reklam
Hayat, tren raylarına benzeyen iki paralel çizginin arasında ilerler. Bu çizgilerden biri en alt, diğeri en üst hayat kalitesini belirler. Çoğu insan bu çizgilere yaklaşmadan ölür. Yaklaşanlar ise çizgiden ayrılamaz, çünkü mıknatıs gibidirler. Elektronik televizyon oyunlarının en ilkeli olan Pong'da siyah ekranın solunda ve sağında iki beyaz çubuk ve onların arasında gidip gelen beyaz bir nokta vardır. Piçler, iki hayat kalitesi çizgisi arasında, o nokta gibi hiç zorlanmadan gidip gelebilen tek varlıklardır.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.