Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Platon'a Rağmen

Adriana Cavarero

Platon'a Rağmen Gönderileri

Platon'a Rağmen kitaplarını, Platon'a Rağmen sözleri ve alıntılarını, Platon'a Rağmen yazarlarını, Platon'a Rağmen yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zorunlu ve kaçınılmaz olarak "şimdi ve burada"dan başlayarak, yaşayan insan bireyinin bakış açısına yerleşerek, bu düzenin ana eksenini geçmişe yönelen bir bakış olarak tanımlamak istiyorum. İleriye, sınırları öngörmeye, planlamaya ve tasarlamaya dönük ya da ölümlü yaşamın bireyselliğini aşma saplantısından kaynaklı bir bakış yerine, kendi kökeninin izini taşıyan bir köke doğru bakış. Lispector'un da belirttiği gibi, insan bireyinin geriye dönük bakışı, her şeyden önce onu dünyaya getiren annenin figüründe kendi doğumuyla karşılaşacaktır. Kendi anlamını geri kazanmayı amaçlayan dişi cinsel fark, evrensel/ nötr insanın herhangi bir önemli sahnede kendine anlamlı bir yer bulmasını engelleyecek şekilde görünür hale gelir.
Sayfa 169 - Otonom YayıncılıkKitabı okudu
Gerçekten de uygarlıktan yabaniliğe, kentten el değmemiş doğaya, toplumsal olarak kodlanmış insan anneliğinden dizginlenemeyen hayvani anneliğe kayma, açıkça görülebilir. Bu kaymanın yalnızca delilikte, cinnet ya da hezeyan anında gerçekleşmesi, bu geri gitme hareketini, logos ve toplumsal yaşam arasındaki insani denklemden uzaklaşıp a-logia'ya geri dönüş hareketini sadece daha da güçlendirmeye yarar.
Sayfa 161 - Otonom YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ontolojik olarak aşağı doğru inen tanrı-insan-hayvan hiyerarşisinde, insanı hayvanlarla birleştiren öğe beden iken, tanrıyla birleştiren öğe tinseldir ya da düşüncenin kendisidir. O halde insan türünü hayvanlar âlemiyle ilişkilendiren bedensellik unsurundan ibaret olan kadınların, melez bir yapıda görüneceği açıktır. Kısacası, neredeyse-hayvani ya da insandan-aşağı bir öğe olarak temsil edilen dişil kutba, kendini neredeyse-tanrısal ya da insandan-üstün bir şey gibi sunan bir eril kutup karşılık gelecektir.
Sayfa 160 - Otonom YayıncılıkKitabı okudu
Mimesisin başkahramanı ise, erkekleri güzel bedenleri ve ruhları arzulamaya kışkırtan eşcinsel aşktır. Bir erkeğin ruhu bilgelik ve adalet gibi şeylere zaten gebeyse eğer, bu erdemleri doğurmak için güzellik arayışına girecektir. Bu arayışta, güzel bir bedende güzel bir ruhla karşılaşırsa, kendini bu diğer erkeğe bağlar ve "onunla erdem üzerine, iyi bir erkeğin nasıl olması ve nelerle uğraşması gerektiği üzerine çokça konuşur ve onu eğitmeye başlar (Symposion 209c). Güzellikte ve aşkta, bu âşıklar gebe oldukları şeyleri doğurup meydana çıkarırlar ve birlikte ürettikle bu çocuklarla ilgilenmeyi sonsuza dek sürdürürler. Daha güzel ve daha ölümsüz çocuklar doğurdukları için, onların birleşmesi, etten kemikten çocuklar üreten bir birleşmeden kesinlikle daha samimidir (209c).
Sayfa 149 - Otonom YayıncılıkKitabı okudu
Pek çok kez doğrulandığı üzere, bu tür bir akıl yürütmenin altında yatan şey yaşamın ölçüsü olduğu varsayılan ölümdür. Erkeklerde, hatırlanma ve “sonsuza dek sürecek ölümsüz bir ün kazanma" (208c) arzusu çok güçlüdür. Erkekler, başka insanların hafızasıyla geleceğe yansıtılan bir ölümsüzlüğü, bu ebedi ünü elde etme yolunda bütün riskleri ve zorlukları göze alacak kadar çok sever. Bunu başarmak için, "ölmeye bile" (208d) hazırdırlar.
Sayfa 148 - Otonom YayıncılıkKitabı okudu
Symposion'da konu aşk olduğu için, insan cinselliği ve cinsel fark temalarından da açıkça bahsedilir. Erkek eşcinsel aşkı, her iki cinsiyetin tematik olarak tartışılmasının ilkesel çerçevesini oluşturur. Bu cinsel pratik, Yunanlılar arasında genel olarak yaygın olduğu gibi, felsefi bir öğretim biçimi olarak benimsendiğinden Platon'un çevresinde de oldukça hâkimdi. Diotima'nın konuşmasına ayrılan diyalogun sonucuna göre, iki erkek arasındaki aşk felsefeye giden erotik yoldur; felsefenin hakiki tecrübesi demek olan, akıl yoluyla güzellik ideasına ulaşabilmek için bu yolu takip etmek gerekir. Heteroseksüel aşkın felsefi olmayan ya da daha ziyade felsefe karşıtı rolü de böylece aydınlatılmış olur, çünkü heteroseksüellik, bedensel doğurganlıkla (insan çocukların yeniden üretimi) akılsal doğurganlığın (filozofların “çocuğu" olan ilahi söylemlerin yeniden üretimi) karşıt kutuplar olarak konulması temelinde düşünülür.
Sayfa 141 - Otonom YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum çünkü henüz ölmedim, ama öldüğüm zamanda öldüğümü bilmeyeceğim. Kim bilir belki de ölüm o kadar da karanlık değildir. Belki de göz kamaştıran bir aydınlıktır.
Kendi içimde, sınırları cansız olanla çizilmiş ilkel bir yaşam düzeyiyle neredeyse yüzleşmek üzereydim.
Aşk eksiklik ve gerilim, Arzu ve harekettir, çünkü tam da ortada olduğu için, ne hiçliğe karıştığı ne de bütünlüğe ulaştığı için, hiçbir zaman durmadığı gibi tatmin de olamaz.
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.