Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi Gönderileri
Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi kitaplarını, Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi sözleri ve alıntılarını, Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi yazarlarını, Postyapısalcı Anarşizmin Siyaset Felsefesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devrim terimi, çok anlamlı bir terim olarak beni şaşırtıyor. Bazen bir toplumdaki merkezi iktidar noktasının altüst olması anlamına geldiği görülüyor. Bu anlamda kullanıldığı zaman, “devrim” terimi, bir stratejik siyaset felsefesini belirttiği görülüyor, ki sakınılmasının iyi olacağını düşünüyorum. Politik müdahalenin sonucu olarak şeyler yeterince değiştiği zaman, bir devrime sahip oluyoruz. Böylece reform ve devrim arasındaki ayrım, bıktırıcı “salt reforma karşı gerçek devrim” ayrımı olmamalıdır. Onun yerine bu, bir değişimin ne miktarda ve denli derin olarak yol aldığı meselesine dönüşmelidir. Aslında devrim teriminin çoğu kez bir sancak, bir radikalizm işareti ve liberalizmden ayrılmanın bir yolu olarak kullanıldığını düşünüyorum. Böyle olunca da sormamız gereken soruları saklıyor: değiştirilmeye neyin ihtiyacı var ve o şey, değiştirilmeye nasıl ihtiyaç duyar? Bu daha somut soruları sorduğumuz zaman (evet, bir filozof, belirli bir jargonun somut olanı görme yeteneğimizi sakladığını söylüyor), doğru yoldayız demektir. Devrim mi yoksa sadece reform mu sorusundan vazgeçilir.
Alakasız bir giriş yapmak istiyorum. Ne kadar cinsiyetçi, homofobik, birtakım pislik huyları olursa olsun, anarşizmin en azından yarısı Proudhon'dur. "Kelimenin bütün gücüyle" kendine ilk anarşist diyen (mülkiyet nedir kitabındaki meşhur monolog), dolayısıyla anti doktriner olan, ( ve belki de böylece tanrıyı Nietzsche'den önce
Deleuze ve Guattari, dil konusunda
şunu iddia eder: "şüphesiz, kişi bir azınlık dilini lehçe olarak kullanarak, onu bölgeselleştirerek ya da gettolaştırarak devrimcileşmez; ancak, azınlığa dair bir dizi öğeyi kullanarak, onları bağlayarak, birleştirerek, özgül, öngörülemeyen, özerk bir oluş icat eder." Azınlık oluşlar estetik (Deleuze ve Guattari 'nin Kafka üzerine kitabı, onun yapıtlarının bir azınlık-oluş yazını olduğunu ortaya koyar), ırka dayalı, kültürel, feminist, vb. olabilir. Bütün bu
yollar, bir toplumun üyeleri için özgürleştirici olabilecek sonuçları
olan pratiklerle deney yapmanın olanaklarını oluşturur. Bunlar, halihazırda mevcut olan pratikler üzerine inşa edilmiş yollardır; ve sadece siyasal olarak etkili hale gelmek için kullanıma sokulmaları
gerekir. Ancak, bu kullanım "azınlık" olark kalmak zorundadır: Azınlık-oluşun görevi tam da budur; azınlık olanı baskın hale getirme görevi değil.