Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şiddet

Psikeart - Sayı 5

Psikeart Dergisi
0/10
0 Kişi
7
Okunma
Beğeni
484
Görüntülenme
CEM KAPTANOĞLU Şiddet karşısında sıklıkla söylenen “Bunu yapan insan olamaz!” sözü, saldırganın hemcinsimiz olması, yani bize benzemesiyle yaralanan narsisizmimizi, egomuzu onarma çabasıdır. “O insan değil başka bir şey olmalı! Evet evet, o ancak bir hayvan olabilir!” Aksine, tüylerimizi diken diken eden şiddet eylemlerini yapanlar, tam da insan oldukları için bu kadar acımasız olabilmişlerdir. Şiddetin anneyle ilgili kaynakları Cinnet de anaların ayakları altındadır AYHAN EĞRİLMEZ Annenin annelik doyumu ve coşkusunu engelleyen her iç ve dış olumsuzluk anne-bebek ilişkisini kesintiye uğratır. Bu durum çocuğun dünyasında narsisistik hiddeti ve onun eşlikçilerini etkinleştirecek şiddet tohumları eker. Şiddetin nörobiyolojisine dair notlar HAKAN ATALAY Sağkalım açısından uzak atalarımızın üç temel davranış dağarcığına ihtiyaçları vardı. Doğa ilkel atalarımızın bu önemli davranışlarda bulunmalarını nasıl garanti altına almıştı? Onları zevkli hale getirerek. Yemek yediler, çünkü zevk veriyordu; seks yaptılar, çünkü zevkliydi; ve şiddete eğilimliydiler, çünkü şiddet, doğası gereği zevkli bir etkinlikti(r).   Medya ve şiddet EVREN TUFAN Son yıllarda medyadaki şiddetin, sadece içerik ve miktar açısından değil, daha açık ve görsel olması ve cinsellikle daha çok ilintilendirilmesi gibi değişiklikler de göstermekte olduğu söylenebilir. Bir sorun çözme yolu olarak şiddet, görsel medyada hem kötü karakterlerin hem de kahramanların sıklıkla şiddete başvurmasıyla destekleniyor. Yuvada şiddet şiddetin yuvası AYŞENUR BAY AYTEKİN Yuva dediğimizde ailenin sıcaklığı ve güvenlik duygusu akla gelir. Ancak yuva aynı zamanda şiddetin önemli boyutta yaşanıp yeniden üretildiği yer. Yalnızca güven, sevgi, yakınlık, şefkat, sıcaklık gibi yaşamımız boyunca kuracağımız ilişkileri belirleyecek bağlarla değil, aynı zamanda şiddet ile de ilk tanıştığımız yer. Dolayısıyla da, ilk çağrışımlarının üzerindeki yaldızı biraz olsun kazıdığımızda dolaysızca karşıtıyla buluşan bir kavram. Sıcaklığın ve güvenin olduğu kadar şiddetin de yuvası. PEN Duygu Asena Ödülü kazanan “Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet” araştırması ve Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye’de Kadının Durumu 2009 Raporu” acı bir gerçeği ortaya koyuyor Her üç kadından biri şiddet görüyor AYŞE GÜL ALTINAY, YEŞİM ARAT Türkiye’de kadınların ne kadarı eşlerinden şiddet görüyor? “Belirli durumlarda erkekler eşlerini dövebilir” görünüşüne kadınlar ne oranda katılıyor? Eğitim ve gelir düzeyiyle aile içi şiddet arasında nasıl bir ilişki var? Şiddet kimden öğrenilir? SİBEL ERENTAY Cevap bulmamız gereken soru şudur: “Şiddetin önlenmesinde kadın olarak benim rolüm nedir?” İşyerinde zorbalık FERZAN CURUN İşyerinde yaşanan şiddetin hem birey hem de organizasyon için olumsuz pek çok sonucu var. Araştırmacılar, mobbingin sosyal dışlanma, intihar, post travmatik stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu gibi çok ciddi sonuçlarla ilişkili olabileceğini belirtiyor. Bir Mektup-Şatila Kampı-Beyrut ’82 Beyrut’un barutu yaraya merhem mi? ECE TEMELKURAN Beyrut’ta yazacağım kitapla ilgili bir araştırma yaparken, 1982’de, katliamdan sadece birkaç hafta önce bir doktorun Şatila Kampı’nda tuttuğu notlara rastladım. Doktorun adı bende kalsın. Ama yandakiler onun Ortadoğu’ya, erkeklere, şiddete ve savaşa dair yazdıklarıdır… Hiç düzgün erkek yok! ESMAHAN AYKOL Nasıl oluyor? Şöyle mi: Memleketteki eğitim sistemi, aile yapısı, sosyal ve siyasi kurumlar düzgün kadın yetiştiriyor ama iş erkek yetiştirmeye geldiğinde hepsi çuvallıyor. Aynı anne, kız çocuğunu gayet güzel yetiştiriyor da, erkek evladın yetiştirilmesi konusunda başarısız oluyor. Türk erkeklerinin genleri doğum sırasında mutasyona uğruyor olmasın? İnsan halleri Bak, bana ne oldu! ERCAN YAŞA Celladını yakınlarında hisseden bütün canlılar ölü(ymüş) gibi davranabilir; yılanlar dahil. Kurtarıcısına seslenme gayretindeki bütün insanlar mağduriyet beyanında bulunur; cellatlar dahil. Kendini kesmek ve beden modifikasyonları Kadının bütünlük arzusu HANDE ÖĞÜT “Kendini kesmeyle birlikte kadın kendini tam, yerini bulmuş hisseder, sanki kumun üzerine bir çizgi çizmiş, bedeni olarak işaretlemiştir; tenini ve kanını kendi kontrolü altına alır.” Yeğin yaratığın dayanılmaz yeğniliği OĞUZ DEMİRALP Acaba sadist köpek var mıdır? Ya mazoşist köpek nasıl olur? Seri katil bir köpek yakalandı mı hiç? (…) “Ne bakıyorsun lan?” deyip hemcinsinin üstüne atılan hayvan var mı? Bir ineğin ya da bir koyunun yavrusunu adam etmek için patakladığını hiç işitmedim. Tecavüzcü at var mıdır, bilmiyorum. Bu düşüncelerimi açtığım bir arkadaşım “Sen şebekleri tanımıyorsun galiba!” diye yanıt verdi. Şiddetin nedenleri, boyutları ve çözümleri üzerine notlar Şiddete şaşmak ALİ KAYMAK Yoksulluğun diz boyuna çıktığı, ne kadar insancıl, toplumsal ve evrensel norm ve değerleriniz varsa büyük ölçüde ayaklar altına alındığı bir dönemde, “şiddet”in yaşamın her alanında ve her düzeyde kol gezmesinin şaşılacak bir yanı yok. Şiddet sarmalındaki modernlik Balık suya kanar mı? MİTHAT SANCAR “Soykırıma varan savaşlar, bombalanan kentler, nükleer patlamalar, toplama kampları, kişisel cinayetlerin bir veba salgını gibi yayılması… Bu yüzyıl,  tasarlanmış olsun ya da olmasın, şiddetin her türünün, hak ettiğinden çok daha fazlasına tanık oldu. Üstelik daha da fazlasına tanık olmak işten bile değil.” Tarihte şiddet Aramızda bir hayalet kol geziyor CEREN ÇIKIN Şiddet hâlâ, en kadim ve en medeni şekilleriyle varlığını sürdüren, geçmişin kötü bir mirası, insanlık tarihinin korkunç bir hayaleti gibi aramızda dolaşıyor. Tüm gelişmelere rağmen tamamen yok edilememesinin nedeni, insan doğasına özgü bir içgüdü olması mı yoksa en temelde sosyoekonomik durumla olan kopmaz bağı mıdır? Türklerin savaşçı zihni EROL GÖKA Herkesin, insanlığın gelişimini engelleyen, insan varlığının yok edilmesini biricik amaç haline getiren, hırsın ve çıkarın yol açtığı haksız savaşlara karşı çıkması gerekli. Savaşın olumsuz niteliklerini görebilmek, özellikle ruhları savaşçı bir topluluk olan biz Türkler için önemli. Şiddetin dili ve şiiri HAYDAR ERGÜLEN Dil niye bu kadar vahşi? Ve ellerine bir dil geçirmiş olanlar neden bu kadar kibirli? Dil, insanı kibir sahibi mi yapar? Dil, insanı terbiye edemiyorsa, insan dilini terbiye edemez mi? Şiddetten şikâyet edenlerin dilindeki şiddete bir bakın! Hançer dili mi, bıçak dili mi, kayış dili mi bunların kullandığı? Hayat seyircisiyle muharrik karşılaşmalar İşte suçlu: vajina Söyleşi: ERCAN YAŞA Performans sanatçısı Şükran Moral’ın yasaklara ve şiddete meydan okuyan sahnesi tahrike tahrikle karşılık verirken, genelevde, erkekler hamamında, akıl hastanesinde kurulur. Jinekolojik muayene masasında yatarken bacaklarının arasına yerleştirdiği monitör, vajinayla özdeşleşir. Aynı vajina, son performansı “Aşk ve Şiddet”te duvara asılmış devasa görüntüsüyle “İşte Suçlu” diye ilan edilir. Klitoris sünnetini, recmi ve iki dinin peygamberinin kucaklaşıp öpüşmesini de sergileyen Moral, İsa olur çarmıha gerilir ya da çarmıhtan indirilmiş ölü İsa’yı Meryem Ana’nın kucağında tasvir eden Michelangelo heykeli Pieta’dan ilhamla, bir erkeğin dizlerinde yatar ama gözünü hayat seyircisine dikerek.  “Guernica” Bunu kim yaptı? PINAR TURANLI Şiddetin ve şiddete karşı direnişin simgesi haline gelmiştir Picasso’nun “Guernica”sı… Tabloya bakarken trajediye boğulmuş sivil halkın çığlıklarını duyarsınız, öfke ve isyanla çakmak çakmak bakar gözleriniz… Nazi Almanya’sında sanat İLAYDA ÖZBEY Nazi döneminin politikayı yaymak için kullandığı propaganda araçlarının, ideolojilerinin ruhunu yansıtır nitelikte olduğu görülür. Bu propaganda araçlarından biri de sanattı. Huzursuz seyirler YAŞAR SÖKMENSÜER Kasırga en tehlikeli, yıkıcı fırtınalardan birisi (şiddet gibi). Sıcak ve nemli havanın yükselmesiyle başlar. Ve dev bir girdapla kasırgayı yaratır. “Kasırga gözü” denilen merkez bölümünde ise durgunluk, sükûnet vardır. Rüzgâr, yağmur görülmez pek. Yani orada(n) hissedilmez. İnsanın öznel gerçekliği, bakış açısı, o döngüde yok olur. Küntleşir. Boşluğu ise “ekranlarda yaratılan gerçeklik” doldurur. “Huzursuz seyirler…” Yıktın perdeyi eyledin viran! GÖKÇE İSPİ TURAN Pasolini’nin daha 1975’te darmadağın ettiği kan ve şiddet görme sınırları şu sıralar ne durumda? Amerikalısı, Fransızı, Uzakdoğulusu, Türk’ü fark etmiyor, son zamanlarda şiddete “bakma” limitlerimiz oldukça yükseldi. İşkence filmleri dönemi İNCİ DEMİRKOL Artık sinemada şiddeti değil vahşeti konuşmanın sırası geldi. Şiddet filmleri vahşeti getirdi. Vahşet neyi getirecek acaba? “Sistemin şiddeti bugün de kullanımda” Söyleşi: TUNA YILDIRIM Karşı Sanat Çalışmaları, 2009-2010 Sonbahar-Kış sezonunu, haber fotoğrafçısı Ali Öz’ün fotoğraf sergisi ile açtı. 1-20 Eylül 2009 tarihleri arasında gezilebilecek serginin yorum yazılarını ise Yıldırım Türker kaleme aldı. Yurtiçi ve yurtdışında pek çok kişisel ve karma sergi açan sanatçı Ali Öz, birçok ulusal ve uluslararası ödülün de sahibi. “Fotoğraflı Türkiye Sosyal Tarihi” olarak adlandırılabilecek sergi, son 25 yılın en önemli karelerinden oluşuyor. Ali Öz ile sergi hazırlıkları sırasında buluştuk, 12 Eylül’ün günümüze yansımalarını, kendisinin izlediği sayısız eyleme ve 12 Eylül sonrası toplumun dönüşümünü sergileyen milyonlarca fotoğraf karesinde izlediği dönüşümü masaya yatırdık. Mimi’nin şiddet kumbarası HANDE ÇAYIR AYDIN Mimi kanadı. Tokat attı teyzesi. Misket Oynayan’dan bir parça et kesildi. Altın taktılar. Herkes dans etti. Teyzesi tecavüze uğradığını Mimi’den başka kimseye söylemedi. Bedeni sadece ona ait değildi çünkü. Mimi bunu anlayamadı. Okudu: “Kurumsallaşmış, gelenekselleşmiş şiddet, şiddet olarak algılanmaz çoğu kez: ‘âdet, töre, tören’ denir.” Ürperdi. Divandaki şiddet ESRA İZGÜDEN Ben yiyeceklerinize katılan hormonum, binlerce işlemden geçtikten sonra size ideal gerçeklik olarak sunulan dergi kapağındaki mankenin ince beliyim, sistemin sizi onlarsız yaşayamayacağınızı düşündürttükleriyim, bulimik genç kızın boğazına giren dış fırçasının sapıyım, sizi sizden uzaklaştıran her şeyim… Susuz yutulmuş çakıl taşları ŞEFİKA NURKAN ÖNSOY Sevişmeye başladığımızda, yatağın içinde başkalarının saçlarını gördükçe, kıskançlık, açlıktan kudurmuş bir fare gibi iç organlarıma saldırır, içimdeki her şeyi parçalardı; sanki yarı belime kadar çamura batmışım gibi bir türlü çıkamazdım yataktan, çıkamadıkça da satırla doğranmış bir serçe gibi sağa sola dağılırdı parçalarım. İçimde bir şeylerin tuz buz olduğunu duyar, elim ayağım titremeye başlardı…
Dergi:
Psikeart Dergisi
Psikeart Dergisi
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 5 dk.Sayfa Sayısı: 144Basım Tarihi: Eylül 2009Yayınevi: Art Yayın
ISBN: 9771308704501Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.