Cevizler düşer, kuşlar uçar. İyi ki tersi doğru değil. Yoksa bir cevize yem olabilirdim.” “Peki ya insanlar?”
“Küçük odalarda oturup düşünürler,” dedi Roko.
Nisa’nın suratının iyice asıldığını görünce gönülsüzce ekledi: “Bazen de zeplinler, uçaklar ve birtakım başka şeyler icat ederler. İnsanlar böyledir.”
Sekiz yaşındaki Nisa ile bir gün pencerede beliriveren sıra dışı arkadaşı Roko’dan kâh peynir simit kâh reçelli ekmek eşliğinde samimi ve eğlenceli sohbetler. Başka bir deyişle rüyalar, aynalar, kurallar, mutluluk ve sonsuzluk üzerine felsefi gündüz düşleri…
"... Roko haklı olabilirdi, belki de düşüncelerimizi karşılaştırmanın gerçekten bir yolu yoktu. Ama arada bir başkalarının dünyayı nasıl gördüğünü hayal etmenin de kimseye bir zararı olamazdı. "
"... 'Zaman içinde hiçbir şey aynı kalmaz. Her şey değişir ve dönüşür. Senin bir bebekten bir çocuğa dönüştüğünü gibi.
' Oysa ben bir kelebeğe dönüşmek isterdim. 'dedi Nisa.
' Zaman güçlü bir büyücü ama o kadar da değil. 'diye güldü Roko.' ..."
"... 'Bize benzemeyeni neden sevmiyoruz?' diye sordu sonra.
'Çünkü dünyanın sadece bize ait olmadığını hatırlatıyor. Onun yüzüne baktığımızda bizde olmayan bir şey görüyoruz. Sandığımız gibi mükemmel değil de eksik olduğumuzu anlayınca kendimizi zayıf ve çaresiz hissediyoruz. Zorbalar da böyle ortaya çıkıyor. Kendilerine benzemeyeni bunun için yok etmek istiyorlar. Eksik olduklarını unutabilmek için.'..."
"Nisa'nın bir sürü sorusu vardı halbuki. Uzayın dışında bir uzay daha var mıydı örneğin? Sandalyenin adı neden sandalye idi? Adı masa olsa örneğin yine sandalye gibi olacak mıydı? Ayın ışığını kim açıp kapatıyordu? Yağmur yukarıdan aşağıya değil de aşağıdan yukarıya yağsaydı olmaz mıydı? Uyumayınca da sabah oluyor muydu?... "
“Cevizler düşer, kuşlar uçar. İyi ki tersi doğru değil. Yoksa bir cevize yem olabilirdim.”
“Peki ya insanlar?”
“Küçük odalarda oturup düşünürler,” dedi Roko.