Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kartalların İmparatorluğu

Roma

Neil Faulkner

En Yeni Roma Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Roma sözleri ve alıntılarını, en yeni Roma kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Polybios'un tarif ettiği karma anayasa aslında Roma'nın iç istikrarı ve emperyalist savaşlara girme kapasitesi açısından hayatiydi. Fakat Polybios hukuki hassasiyetiere birincil önem atfederek biçim ve içeriği birbiriyle karıştınyar ve Roma anayasasının en önemli ayırt edici özelliğini gözden kaçırıyordu: istikrarı, Roma toplumundaki sınıfsal güçler arasında var olan dengeyi aslına uygun olarak yansıttığından, geniş bir halk desteği­ne sahip olması gerçeğine dayanıyordu. Roma, temelinde bir oligarşiydi. Büyük toprak sahipleri ve devlet görevlilerinden oluşan bir aristokrasi, en yukarıdaki birkaç yüz patrici ve pleb ailesinin oluşturduğu bir nobilitas tarafından yönetiliyordu. Bu hakim sınıf artık aşağıdan katılımlara gö­rece daha açıktı ve devlet memuriyederi ve bununlar birlikte gelen şeref (dignitas) ve itibar (gloria) için verilen rekabet şiddetliydi.
Yunan tarihçi Polybios'un Roma anayasası hakkındaki düşüncesi:
Yunan tarihçi Polybios, büyük oranda Roma'nın Yunanistan karşı­ sındaki zaferinin sebebi olarak gördüğü Roma anayasası karşısında büyü­lenmişti. "Roma anayasasını kontrol eden unsurların sayısı üçtü ... ve ida­renin bütün veçheleri, ayrı ayrı ele alındıklarında, bu üç unsur tarafından o kadar adil ve münasip bir şekilde düzenlenmiş ve ayarlanmıştı ki, Roma­lıların bütün bir sistemlerinin bir aristokrasi mi, bir demokrasi mi, yoksa bir monarşi mi olduğunu kesin bir şekilde ilan etmeleri mümkün değildi. Aslında bunun böyle olması son derece doğaldı, çünkü eğer gözlerimizi sadece konsüllerin güçlerine dikecek olsaydık, anayasa tamamen monar­şik ve krallığa aitmiş izlenimi verebilirdi; eğer dikkatimizi Senato'yla sı­nırlasaydık, aristokratik gibi görünürdü; ve eğer halkın gücüne bakacak olsaydık, açık bir demokrasi örneği olarak karşımıza çıkardı. ... sonuç tüm tehlikeler karşısında ayakta kalabilecek kadar güçlü bir birleşimdir, öyle ki bundan daha iyi bir anayasa biçimi bulmak imkansızdır . ... Bu üç un­surdan biri önem açısından diğerlerinden sıyrılıp, aşırı ihtiraslı hale gelip, diğerlerinin hakkına tecavüz etmeye kalktığında ... bu üçünden hiçbirinin tamamen bağımsız olmadığı, fakat herhangi birinin maksatlarının diğer­ leri tarafından engellenebileceği veya kösteklenebileceği ve sonuç olarak hiçbirinin diğerlerine haksız yere baskın çıkamayacağı ya da hakir görerek davranamayacağı ... açıkça görülür. Böylece her şey bir denge içinde kalır, çünkü her türlü saldırgan dürtü denedenir ve herkes en başından beri di­ğerlerinden gelecek suçlamalardan korkar."
Reklam
Galyalıların Romalıları ilk yenişi:
Tiber'in küçük bir kolu olan Allia Nehri vadisinin yamaçlarında Galyalıları karşıladı. Burada ilk kez, Roma askerleri bir Kelt savaş tertibiyle karşılaştılar. Pek çoğu torklar, bilezikler, boyanmış dövmeler ve desenli pelerinler dışında bellerine kadar çıplak olan kalabalık bir mızraklı asker kitlesi savaş çığ­ lıkları atıyor ve silahlarını kalkaniarına vuruyordu. Gürültünün arasında trompet sesleri duyulabiliyordu, hayvan totemleri havada sallıyordu ve askerlerin arasındaki rahipler Kelt tanrılarını yardıma çağırıyorlardı. En önde, kılıçlarını savuran ve bağırarak teke tek dövüş için meydan okuyan genç savaşçılar vardı. Savaş kısa sürdü. Kelt saldırısı eziciydi. Bütün bir sıra muazzam bir hızla ileriye atılmış ve gevşek düzenleri ve hafif dona­ nımları Galyalıların Roma ordusunun kanatlarını sarmasını ve arkasını tehdit etmesini sağlamıştı. Yavaş hareket eden ağır piyadelerden oluşan sıkı bir blok olan şehir devletinin ağır falanksı, bu tür taktikler karşısında savunmasızdı. Romalılar dağılarak kaçtılar. Binlercesi bozgun sırasında öldürüldü. Sağ kalan bir grup, Veii'nin harabelerine çekildi ve kendilerini sağlama aldı. Artık Brennus ile Roma arasında duran hiçbir şey yoktu.
Göçler çağında (MÖ 400-200 civarı) Keltler kıtanın en uzak sınırlarına ve bunların da ötesine ulaştılar: Fransa boyunca ve Güney Britannia ile Doğu İspanya'ya; doğuda Aşağı Danuvius'a (Tuna) ve Karadeniz kıyı­ larına; buradan Yunanistan'a ve Ege üzerinden Türkiye'ye; ve Alpler'in üzerinden Ligurialılar, Etrüskler ve Veneti kavmi ile çarpışacakları Po Vadisi'ne. Böylece Keltler onlara Keltoi adını veren Yunanların ve Galli adını veren Romalıların tarihine girdiler.
Roma'da küçük mülk sahipleri borcunu ödemezse:
Ödenemeyen borçlar patrici arazilerini yarattı. Borçlu bir yurttaşın özgürlüğünü güvence olarak rehin verdiği -Roma tarihinde yüzyıllar boyunca yasal olarak uygulanan- düzenleme nexum adıyla bilinirdi. Borçlarını ödeyemeyip borç esiri haline gelenler, kendi­lerini atalarının topraklarını yeni bir sahip-efendi için işliyor halde bu­labilirlerdi. Ya da daha kötüsü: "Tiberin ötesine", bir Etrüsk ya da Yunan köle tacirine satılabilirlerdi. Antik çağdaki yoksulların iki büyük tarihsel talebinin borçların kaldırılması ve toprağın yeniden dağıtılması olmasın­ da şaşılacak bir şey yoktu.
Eşitsizlik, sınıf farkı,Roma
Cumhuriyetçi Roma, zenginliğin büyük bir kısmının tarımdan geldiği ve insanların pek çoğunun toprak sahibi olduğu bir tarım toplumuydu. Bununla birlikte toprağın bölüşümü eşitsizdi. Pek çok fakir köylü gelirlerini evde gerçekleştirdikleri zanaat faaliyetleriyle ya da mevsimlik ücretli emekle desteklemeden ailelerini geçindiremeyecek kadar küçük
Reklam
Tarquinuslar Roma'yı Latium' daki en güçlü devlet ve Latin şehirlerin­ den oluşan bir birliğin lideri haline getiren imparatorluk kurucularıydı. Roma' daki devrim ve Etrüsk imperium'unun parçalanması Latinlere bir bağımsızlık şansı sunuyormuş gibi gözüktü. Bu nedenle Roma'yla ilişkile­rini kestiler ve Aricia'daki
Böylece 6. yüzyıl Roma'sı Etrüsk krallarının elinde, silah kulla­narak güvenlik elde etme peşinde koşan bir askeri devletten daha farklı bir şeye dönüştü; bilinçli bir siyaset olarak yağma ve fetih savaşları dü­zenleyen saldırgan, çapulcu, emperyal bir devlet haline geldi. Militarizm Roma'nın ruhuna sızdı.
Patrici seçkinler sofralarını Atina' dan gelen siyah figür tekniğiyle yapılmış seramiklerle kuruyor ve şaraplarını bronz Etrüsk kazanlarında karıştırıyorlardı. Roma' da bulunan 6. yüz­ yıla ait bir şarap kadehinin üzerindeki Yunanca yazılar, "Selam, içkinin tadını çıkar!" diye haykırıyordu.
Severus'un MS 197-199'da Mezopotamya'yı fethetmesi ve Caracalla'nın MS 215-217'deki başarılı sa­vunması, hızla parçalanan Parth İmparatorluğu'nun birliğini bozmuştu. MS 220'lerde imparatorluk isyankar eyalet parçalarına bölündü. Bunun ardından iktidar için mücadele vermeye başlayan yerel otoritelerden biri de, 5OO yıl önce dünya üzerindeki en büyük imparatorluğu yöneten Aha­menişlerin kadim anayurdu olan Persepolis'in prensi Artaxerxes idi. Ar­taxerxes MS 227'de bir meydan savaşında Parth kralını ezdikten sonra Mezopotamya'yı istila etti ve takip eden üç yıl içinde Suriye ve Asia Minor sınırlarına dayandı. Yeni "Büyük Kral" ya da "Kralların Kralı" olarak Ar­taxerxes, atalarının imparatorluğu -Ege'ye kadar bütün Doğu Akdeniz'i içine alan bölge- üzerinde hak iddia etti. Bir kuşak önce Severus'un lej­yonları tarafından yıkılan imparatorluğun enkazı Nemesis'ini yaratmıştı.Kyros, Darius ve Xerxes'in ruhu tekrar ayağa kalkmış; Roma'nın muadili olan, saldırgan, kendisiyle böbürlenen ve kavgacı bir emperyalizm, yani Sasani İmparatorluğu doğmuştu.
Sayfa 274 - Yordam KitapKitabı okudu
277 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.