Serinin beşinci kitabı yeni gerçeklerin ortaya çıkması ve Rose'un Dimitri için bir umut olduğunu düşünmesi ile şekilleniyor. Rose ciddi anlamda çılgınca şeyler yapıyor ve bunlar olurken Lisa ile birlikte çılgınca maceralara atılıyorlar. Ama sonunda ulaştıkları sonuc gerçekten de moroi dünyasını kökünden sarsacak ve ruh gücünün önemini vurgulayacak nitelikte oluyor. Rose karakteriyle bir kez daha ne kadar cesur ve kararlı olduğunu gözler önüne seriyor. Kesinlikle olaylar müthiş bir hızla ilerliyor ve tabi ki ne kadar surukleyici olduğunu da serinin daha önceki kitaplarında belirttiğim gibi burada da belirtiyorum. Bu arada Rose'un aşk hayatının da karışık oluşu ve Rose'un sürekli arada kalışı, kendisiyle mücadelesi onun yaşındaki biri için birçok zorluğa göğüs germesi beni etkiledi. Bir yandan da ruh gücünün yan etkilerinden bahsetmiyorum bile. Yaşadıkları hiç kolay değildi, Mason ı kaybedişi, Dimitri'de olanlar, ruh gücüyle mücadelesi, strigoilerle savaşi, kendi hayatına dair öğrendiği gerçekler... Ama Rose tüm bunlarla kendisi olduğu için, yani cesur, kararlı ve eylem insanı olduğu için başa çıktı. Zayıflığa onun hayatında yer olmamasi Rose'u sevmemin bir diger sebebidir. Kitabi daha dogrusu seriyi fantastik kitap sevenler, vampirle ilgili kitapları sevenler mutlaka okumalı.
