Rus Edebiyatı Dersleri

Vladimir Nabokov

Rus Edebiyatı Dersleri Gönderileri

Rus Edebiyatı Dersleri kitaplarını, Rus Edebiyatı Dersleri sözleri ve alıntılarını, Rus Edebiyatı Dersleri yazarlarını, Rus Edebiyatı Dersleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
MAKSİM GORKİ (1868-1936):
''Gorki on yaşında hayatını kazanmak için çalışmaya başladı. Sırasıyla ayakkabı mağazasında çırak, gemide bulaşıkçı, teknik ressamlık stajyeri, bir ikona ressamının çırağı, eskici ve kuş yakalayıcısı oldu. Sonra kitapları keşfedip eline geçen her şeyi okumaya başladı. Başlangıçta ayrım gözetmeden okuyordu, fakat çok geçmeden hakiki edebiyata karşı güzel ve hassas bir algı geliştirdi. Öğrenim görmeyi tutkuyla istiyordu fakat Kazan'a gittikten sonra, üniversiteye kabul edilme şansının bulunmadığını kısa zamanda anladı. Beş parasız olarak bosyaki'ye (Rusçada ayaktakımı anlamına gelir) dahil oldu ve orada, daha sonra şaşkın sermayedarların suratında bomba gibi patlayacak paha biçilmez gözlemler yaptı. (..) On dokuz yaşında kendini öldürmeyi denedi. Yarası tehlikeliydi ama iyileşti. Cebinde bulunan not şöyle başlıyordu: ''Ölümümden, kalbin diş ağrısını keşfeden Alman şair Heine sorumludur..'' * DİPNOT: ''Volga'nın Kıyısından'' kitabından - D. L. Fromberg
Sayfa 394Kitabı okudu
Tamamıyla taraflı birinin tarafsızlık karmaşası..
''Çehov'un dehası neredeyse istemsizce, aç, ne yapacağını bilemeyen, aşağılanmış, kızgın köylülerin Rusya'sındaki en karanlık gerçekleri, başka birçok yazardan, mesela kendi toplumsal fikirlerini boyalı kuklaların resmi geçidi içinde kibirle sergileyen Gorki'den daha fazla ifşa eder. Daha da ileri gidip, Dostoyevski ya da Gorki'yi Çehov'a tercih edenlerin asla Rus edebiyatının ve Rus hayatının temellerini, daha önemlisi evrensel edebiyat sanatının temellerini kavrayamayacağını söyleyeceğim.''
Sayfa 341Kitabı okudu
Reklam
Derdin başka, bıbıcım..
''Çehov gibi gerçek bir sanatçıyla Gorki gibi didaktik bir yazar arasında fark vardır; sefil, yarı vahşi, sırrına erilmez Rus köylüsüne biraz sabır ve iyilikle yaklaşmanın meseleyi halledeceğini sanan şu naif ve coşkulu Rus entelektüellerinden biridir Gorki.''
Sayfa 333Kitabı okudu
ANTON ÇEHOV (1860-1904):
''Tüm okurları tapardı ona; bu Rusya'nın tamamı demektir, çünkü hayatının son yıllarında şöhreti çok büyüktü gerçekten. Ancak ve ancak olağanüstü girişkenliği, herkesle samimiyet kurmaya hep hazır bulunması, şarkıcılarla şarkı söyleyip sarhoşlarla sarhoş olması, yüzlerce, binlerce insanın yaşadıklarına, alışkanlıklarına, konuştuklarına ve uğraştıklarına şiddetli bir ilgi duyması sayesindedir ki, ''Çehov'un Hikâyeleri'' diye anılan, 1880'ler ve 1890'ların devasa, ansiklopedik ölçüde ayrıntılı Rus dünyasını yaratabilmişti.''
Sayfa 332Kitabı okudu
''İvan İlyiç'in Ölümü'' (1884-1886):
''Tolstoy'un biçeminin kendine özgü yanlarından biri 'el yordamıyla aranan saltçı' diyeceğim şeydir. Bir düşünceye dalışı, bir duyguyu ya da elle tutulur bir nesneyi betimlerken Tolstoy o düşüncenin, duygunun ya da nesnenin sınırlarını ya da çerçevesini, yeniden-yaratılışından, sunuşundan tümüyle emin oluncaya dek izler.''
Sayfa 321Kitabı okudu
''İvan İlyiç'in Ölümü'' (1884-1886):
''Tolstoy'cu çözümleme şu: İvan kötü bir yaşam geçirdi, kötü bir yaşam da tinin ölümünden başka bir şey olmadığından, İvan yaşayan bir ölümü yaşadı; ölümün ötesinde Tanrı'nın yaşayan ışığı olduğundan, İvan yeni nir Yaşam'a öldü -büyük Y'li bir Yaşam. Değineceğim ikinci nokta, bu öykünün 1886 Martı'nda, Tolstoy yaklaşık 60 yaşındayken ve yazınsal başyapıtları yazmanın günah olduğuna ilişkin Tolstoycu bir olguyu sapasağlam kurduğu bir devrede yazılmasıdır. Eğer bir şey yazacaksa bunların, orta yaşının büyük günahları Savaş ve Barış ile Anna Karenin'den sonra ancak, halka, köylülere, okul çocuklarına yalın masallar, eğitici dinsel fabller, geleneksel peri masalları ya da benzeri şeyler olabileceği konusunda kesinkes kararlıydı. İvan İlyiç'in Ölümü'nde oraya buraya serpiştirilmiş, bu eğilimi sürdürmeye çalışan gönülsüz girişimler vardır. Öyküde ara ara sözde fabl biçiminin örneklerini bulabiliriz. Ama bütününde sanatçının etkileri devreye girer. Bu öykü Tolstoy'un en sanatsal, en kusursuz ve en yetkin başarısıdır.''
Sayfa 320Kitabı okudu
Reklam
Fikirsiz bir imge ya da imgeler.. Tuhaf..
''..asıl dikkat etmemiz gereken, fikirler değildir. Sonuçta edebiyatın bir fikirler örüntüsü değil, imgeler örüntüsü olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.''
Sayfa 232Kitabı okudu
Tolstoy Anna Karenina
''Gerçekte ortalama okura çekici gelen, Tolstoy'un yazdığı kurmacaya, bizim zaman duygumuza tıpatıp denk düşen zamansal değerler katabilme yeteneğidir. Bu, dehânın övülesi bir özelliğinden çok, o dehânın fiziki yanına ilişkin esrarengiz bir beceridir. Sevgili okurun, Tolstoy'un son derece keskin durugörüsüne yakıştırmaya hazır olduğu ortalama gerçeklik duygusunu yaratan, yalnızca Tolstoy'a özgü bir zaman dengesidir.''
Sayfa 203Kitabı okudu
Çok inandırıcı.! :))))
''İnsanı üzen, onun gerçekle yüz yüze geldiğinde kendi benliğini her zaman tanıyamamış olmasıdır. Şu öyküyü pek severim: Yaşlılığında, kasvetli bir gün, roman yazmaktan vazgeçişinden yıllar sonra, eline rastgele bir kitap almış, ortasından okumaya başlamış, ilgilenmiş, çok hoşlanmış romandan, sonra adına bakayım demiş ve görmüş ki; Anna Karenin, yazan Leo Tolstoy.''
Sayfa 202Kitabı okudu
Yazmasam olmayacaktı :)))
''Fare Deliğinden Notlar'' (1864) * DİPNOP: Özgün adı ''Zapiski iz podpolya'' olan roman, Türkçeye'de ''Yeraltından Notlar'' adıyla kazandırılmıştır. ''Podpolya'' gerçekten de ''yeraltı'' anlamına geldiği halde, Nabokov'un bu terimi ''fare deliği'' olarak çevirme konusundaki ısrarı ilgi çekicidir. (Sayfa: 171) * ''Fare-adamımızın ikinci bölümde betimleyeceği hadiseler yirmi sene önceye, 1840'lara aittir. Kendisi o zaman da şimdiki kadar mahzundur ve arkadaşlarından aynı şekilde nefret etmektedir. Kendinden de nefret etmektedir ayrıca. Çevresindekileri küçük düşürme denemelerinden bahseder. Nefret etsin ya da etmesin, kimsenin gözlerinin içine bakamaz. Bunu denemiş -karşısındaki gözlerini kaçırana dek bakabilecek miydi acaba.?- fakat başaramamıştır. Bu onu müthiş şekilde endişelendirir. Korkağın teki olduğunu söyler, fakat çağımızda der, bir şekilde her namuslu adam korkak olmalıdır. Hangi çağda.? 1840'lar mı, 1860'lar mı.? Bu iki dönem tarihsel, siyasi, sosyolojik açıdan, birbirinden muazzam ölçüde farklıdır. 1844'te gericilik, zorbalık çağındayızdır; bu notların tutulduğu 1864 ise kırklı yıllardan farklı olarak değişim, aydınlanma, büyük reformlar çağıdır. Ama güncel göndermelere karşın Dostoyevski'nin dünyası, zihin hastalığının gri dünyasıdır; orada, belki bir askeri üniformanın kesimi dışında hiçbir şey değişemez; bu da bir noktada karşımıza çıkıveren, beklenmedik ölçüde özel bir ayrıntıdır.''
Sayfa 177Kitabı okudu
153 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.