Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ruşen Eşref Ünaydın'dan Hasan Ali Yücel'e "Diyorlar ki" İçin Bir Mektup

Nuri Sağlam

Ruşen Eşref Ünaydın'dan Hasan Ali Yücel'e "Diyorlar ki" İçin Bir Mektup Sözleri ve Alıntıları

Ruşen Eşref Ünaydın'dan Hasan Ali Yücel'e "Diyorlar ki" İçin Bir Mektup sözleri ve alıntılarını, Ruşen Eşref Ünaydın'dan Hasan Ali Yücel'e "Diyorlar ki" İçin Bir Mektup kitap alıntılarını, Ruşen Eşref Ünaydın'dan Hasan Ali Yücel'e "Diyorlar ki" İçin Bir Mektup en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendi bilgisinden başka insan hiçbir şeye güvenemez... Bilgiyi artırmak için çok okumalı... Okumak için dil bilmeli!... O hâlde...
Sayfa 82 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
Gerçek, geçicidir; biçim, yıpranıp ufalanıcıdır; ancak hayal kalıcıdır! Bu demektir ki varlık bir var oluştur; belirir, biter. Fakat hatıra ikinci var oluştur ki ister eksik ister gedik, birincisinden uzun sürüyor. Yaşayanlara, yaşamın biteceğini, ölmüşlere dikili mezar taşı ile ah eden servi ile, kubbeli türbe ile, destekli heykel ile, çatılı müze ile o öğretiyor! Onlara bakarak yaşayanlar, biliyorlar ki ölecekler! Fakat bir yandan da gene onlar, bir notanın ahengini ve bir kitabın yazısını duyarak öğretiyorlar ki ölmüşler ölmezler. Artık hiçbir şeyi bilmezler sanılan onlar, bu yeryüzünde şu bu izler ve işaretlerle işte görülüyor, hâlâ diridirler! Evet, fakat ölmüşler bunun böyle olduğunu yattıkları yeraltında hâlâ at duyabiliyorlar mı? Türbe, müze gerçekle hayalin, "ölmüş"le "kalan"ın birbirine sarmaş dolaş olup görenlere acımak ve sevinmek sarhoşluğunu bir arada veren işte böyle garip kaynaklardır. Ölüm ve dirim dramının en dokunaklı serüvenleri onların anlattıklarıdır.
Sayfa 26 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Zaman, hazmeden bir uzva benziyor. Kanının besleyip temiz kalmasını sağlayanı alıyor, posasını atıyor. Yeni veya eski, her düşünceden de en yaşamaya elverişlisinin en solmaz örneği kalıyor. Ötesi, unutulma çukuruna eskisi yenisine karışarak eriyip gidiyor...
Sayfa 211 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
Bize okutulan büyükler, nerelere çıkmışlar, bizler ne yerlerde sürünüyoruz! Cahilliğimiz kalsa idi de şu bilmeğe başladığımız zamanın bize duyurduğu güçlük, aşağılık ve kabiliyetsizlik sezisinin sefaleti ruhumuzu kaplayıp, zihnimizi incitmeseydi!...
Sayfa 120 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
Gerçeğe bakarken rüyasının içinde olmak, yüzünü görürken hasretini duymak!...
Sayfa 86 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Teşviksizlikten ümidim kırılmamıştı. Sabrım ve kendime güvenim artmıştı...
Sayfa 41 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
... İstanbul'un menekşemsi bir gölgeye gitgide bürünen irili ufaklı kubbelerini, arkalarından altın vurmuş minarelerini, bir rüyanın içinde görüyordum gibi oluyordum ya! Gerçeğe bakarken rüyanın içinde olmak, yüzünü görürken hasretini duymak! Ne sızı duymaya, ne imrenmeye benzer bir sevindirici, hem de garipsetici şeydi o.
Reklam
Yaşça benden büyüktür. Sanatça üstündür, belki beni düzeltmek istiyordur.
Sayfa 36 - YAĞMUR YAYINLARIKitabı okudu
Size birçok defaki görüşmemizde de söylemiştim. Budapeşte’de, Londra’da kültürümüzle ilgilenir kaç bilgin bana “Cumhuriyetten beri memleketimizin vücuda getirdiği en orijinal iki eser Halk Evleri ile Köy Enstitüleridir. Bu iki eser bizler için de incelenip örnek tutulacak değerlerdir.” demişti.
43 öğeden 31 ile 43 arasındakiler gösteriliyor.