Selman KARA

Selman KARA
@selmankara
Sıkı Okur
Sürücü Eğitmeni
Giresun
Giresun
343 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Selman KARA
Bir kitabı okumaya başladı
Devlet-i Aliyye - Köprülüler Devri
Devlet-i Aliyye - Köprülüler DevriHalil İnalcık
8.9/10 · 683 okunma
544 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
377 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)Halil İnalcık
9.1/10 · 2.545 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kahramanlar için iklimler, düşmanlar, denizler ve karalar birdir.
Sayfa 162 - Pozitif Yayınları
Bulmadığım zaman hiç yememek, bulduğumuz zaman sonuna kadar yemek zaten âdetimizdir.
Sayfa 158 - Pozitif Yayınları
Tarih böyle kahramanların isimlerini yazmaz, fakat İkinci Gazze Muharebesinin son gününü görenler on birinci bölüğün ismini unutamazlar. Nasıl ki kaç bin Türk'ün kan ve kemiği üzerinde birleşen bu cephe büsbütün yerinden kımıldayıp Filistin'e ric'at edinceye kadar birçok kıta aynı siperi işgal etti. Fakat hepsi siperi, on birinci bölük siperi, küçük tepeyi, bomba tepesi diye andılar.
Sayfa 156 - Pozitif Yayınları
Artık harap olan Gazze, on defadan fazla harple yıkılmış, yeniden yapılmıştı. Gazze'yi ilk müthiş hücumdan kurtaran alay, bizim tarihte en iyi isimlerden birini bırakmıştır. Bu alay, kendine en aşağı dört , beş defa üstün kuvvetlere karşı Gazze'yi kurtardı. Bir düzine demir yağmuru altında insanı deli gibi eden bu Gazze muharebelerinde Kudüs'e dönen yaralıları ziyaret ederken, bir arkadaşım, neferlerden birine demişti ki: - Nasıl, yine gelirler mi dersin? - Gelemezler efendi... Bizim alayı gördüler. Neferin bu sözüyle anlatmak istediği şey, alayın Çanakkale'de bulunmuş olmasıdır.
Sayfa 152 - Pozitif Yayınları
Her şeyi kolay düşünüp ferahlamakla beraber, gene her bıraktığımız ölü için ümitsiz bir keder duyuyorum. İnsan kum üstünde şehit bırakmaya dayanamıyor, çünkü ne mezarı ne izi kalıyor. Bir denizde bile insan bu kadar kaybolabilir.
Sayfa 150 - Pozitif Yayınları
Rumani harbini şu birkaç kelime ile anlatabilirim: Üstün kuvvetler karşısında adım adım mağlûbiyet. Buradaki temmuz dünyanın bütün temmuzlarından sıcaktı. Kıtalar, ağır, yorgun, hasta yürüdü. İnsanların niçin sabırdan bir peygamber yarattıklarını bu çölde anlıyorum.
Sayfa 148 - Pozitif Yayınları
İnsan önce köy atlarından İngiliz kısraklarına geçince yalnız hayvan değil, vasıta değiştirmiş gibi. Kuvvetleri bu kadar muti, süratleri kat'i bir makine gibi saniye saniye idare edilir hayvan görmemiştim.
Sayfa 147 - Pozitif Yayınları
Türk, harpte kullanılmış, kıymetlendirilmiş, destanlaştırılmış, sulhte ise bırakılmıştır. "En iyi çelikten yapılan, demiri et gibi kesen bu kılıç, sulh kılıfının içinde paslandırılmış, tekrar fırsat çıktığı zaman kanda yıkanmış ve ateşte parlatılmıştır." Şöyle bağıranlar: - Altın değer ormanlarımız işlemiyor. - Paha biçilmez madenlerimiz toprak altında yatıyor. - Dünya değer mahsullerimiz tekniksizlikten ölüyor. Haksızsınız: Biz, ormanlarımızı, madenlerimizi, mahsullerimizi ve sanayimizi değil, biz Türk'ümüzü işletmiyoruz.
Sayfa 126 - Pozitif Yayınları
Anadolu'da çadır ve siperin köy ve kasaba evlerinden daha rahat olduğu cepheler vardı.
Sayfa 93 - Pozitif Yayınları
- Efendimiz kanunu getirdim. - Ne konunu? - Bir mesele için emir buyurmuştunuz. Halbuki elimizdeki kanun sarihtir, bu mesele emriniz gibi halledilemez. Yaverine dönerek: - Bana bir müsvedde kağıdı getiriniz! Ve hemen Harbiye Nazırlığına müstacel bir telgraf: "Şu numaralı kanunu hemen bu şekilde değiştirerek bana metnini müstacel telgrafla bildiriniz." Bir kumaş bile bu kadar kolay ısmarlanmaz. Yukarıda bürokrasiden şikâyet etmiştim. Bütün şikâyetler doğru olabilir: Fakat Büyük Harbin kanun kafası, bürokrasi kadar zararlı idi. Meşhur Kavur: En fena chambre, en iyi antichambre'dan daha iyidir, demiş. En fena kanun, en iyi kanunsuzluktan daha iyidir, denebilir. En doğrusu kanunun iyi yapılması olduğuna şüphe yoktur. Kanuna güvenlik ve saygısı olmayan yerde zarar o kadar büyüktür ki, hiçbir fena kanun, memlekete o kadar ziyan vermez. Cemal Paşa Boyacıköyün'deki yalısındaki son günlerinden birinde: - Bir şey yapmak istiyorum kanun karşıma çıkıyor. Kanun nedir? Ben yaptım, ben bozarım. Bu Enver'in bir sözünü hatırlatır: - Yok kanun, yap kanun! Der ve anlamıyanlara izah ederdi: - Yaparım olur, bozarım olmaz!
Sayfa 89 - Pozitif Yayınları
Bu iki serserinin bir ideal için fedakârlık değil, zengin olmak için cinayet işlemiş oldukları belli idi.
Sayfa 77 - Pozitif Yayınları
Memleketini sorduk. Ruhunun bir köşesini yırtmıştık.
Sayfa 65 - Pozitif YayınlarıKitabı okudu