Mutlulukları ve acıları iki ayrı kefeye koyup tartmasına imkân yoktu; çünkü acılar kocaman bi kaya kütlesi gibi dururken, mutluluk kefeye koymaya bile değmez bir kelebeğe benziyordu.
Çünkü aşk herkese aynı şiddetle çarpmaz. Şu da var ki, insan hayatta pek çok kişiyle karşılaşır, onları düşünür ve hayaller kurar. Bir zaman geçtikten sonra hayallerden ve düşüncelerden iz bile kalmaz.
Onun beni görmeyişini, benim olmayışını, beni sevmeyişini bile sevmiştim. Onun beni sevmek için gözlere ihtiyacı olmayışına tutulmuş, yalnızca karanlıktan gülümseme dilenmiştim.
Umut kötürüm olsa da rastlandı en azından topaldır. En umutsuz anda rastlantının değneği olmadık bir çakıla değer ve bu çakılın yerinden oynayıp ışığı yansıttığı kısacık anda bütün hakikat aydınlanır.