Sevmenin aslında sevilen için değil, seven için sürdürülen bir duygu olduğunu düşündü, ne yaparsak yapalım yalnız olduğumuzu bilmekle ilgili bir savunma olduğunu da.
İnsan daima unutur. Çünkü süreğen olarak geçmişte veya gelecekte duramaz. Yapabildiği tek Tanrısal eylem, hatırlamaktır. Zamanın dayanılmaz üstün gücü, çığlıkları taşıyıp götürür uzaklara; doğmuş her şey karanlıklara dalar. Değerini ve gücünü kutsadığımız, kahraman saydığımız yahut saymadığımız ne varsa kaybolur. Yalnızca apaçık ortada olanlar görünmez ve gizlidir, hatırlayışın ışığına tutulana kadar.
Sayfa 55 - YKY'de 3. Baskı, Kasım 2019Kitabı okudu
O anda, ihtiyarların kendi dertlerine düşmüş, başkalarına pek az tahammülleri kalmış, kum saatine benzeyen ömürde son kum zerrelerine bakarak aceleden ne yapacağını şaşırmış kişiler olduğuna karar verdi.
Sayfa 52 - YKY'de 3. Baskı, Kasım 2019Kitabı okudu
"...; şimdiki zaman denen şeyin, bütün geçmişiyle birlikte yansıyan 'o an' olduğunu söylüyordu: Birikmiş bir hayat olmadan yaşanan an açıklanamazdı. Çocukların veya hayvanların şimdiki zamandan anlamayışları, onların geçmişlerini biriktirmeyişlerinden belliydi. Gözlerini çevresine bilinçle çeviren ve geçmişin bakışlarıyla donanmış insan, bulanık sulara benzeyen şimdiki 'an'a ihtiyatla bakar, onu geçmişten geleceğe akış içinde görürdü. Geçmişin ve geleceğin değmediği anlar, hiçlikten ibaretti."
Onun beni görmeyişini, benim olmayışını, beni sevmeyişini bile sevmiştim. Onun beni sevmek için gözlere ihtiyacı olmayışına tutulmuş, yalnızca karanlıktan gülümseme dilenmiştim.