Iris Murdoch önemli bir felsefeci ve yazar. Kendisiyle tanışma kitabım olan Rüya Sakinleri’ni ise maalesef pek beğenemedim. Kitap, ölüm döşeğindeki Bruno’nun oğlu Miles’ı son bir kez görme isteğiyle açılıyor. Ancak sonrasında konu dağılıyor ve diğer pek çok karakter arasında tutarlıdan ziyade tutarsızca ve inandırıcılıktan uzak bir şekilde gelişen aşk hikayelerini okumaya başlıyoruz. Temelsiz, pat diye gelişiveren aşklar bunlar. Bruno’nun damadı Danby, Yalı Çapkını’nın İngiltere şubesi gibi, evin hizmetçisi Adelaide ile, sonra Miles’ın eşi Diana ile, sonra Diana’nın kız kardeşi Lisa ile flörtleşmeye, aşk yaşamaya başlıyor. “Ya tutarsa” misali kitaptaki her kadın karakter ile yakınlaşmaya çalışıyor ve bunu başarıyor da. Kitapta varoluşa dair saptamalar ve sorular da var, bunları okumak keyifli. Roman olaraksa beni tatmin etmedi. Olay örgüsünde aradığım lezzeti ve karakterlerde aradığım derinliği bulamadığım için, Rüya Sakinleri’ni yarıda bırakıverdim. Ancak pek çok eser vermiş olan yazarı bu kitabıyla değerlendirip bir kenara bırakmayacağım ve başka kitaplarını da (ileride) okuyacağım. Murdoch’un tüm kitapları Ayrıntı Yayınları’ndan çıkıyor.
Felsefeci Yazarım İrish Murdoch , yine felsefeci yazar kimliğiyle bir eseri ", Rüya Sakinleri".
Kitabı gördüğüm andan beri o kadar güzel bir bağ kurmuştum ki, okurken bu durum böyleydi
Romanda ele alınan aşk, rastlantı, gerçeklik gibi temel konular kimi zaman kurmacanın dokusu içinde erimiş olarak, kimi zamanda üstünde yüzen bir çiçek demeti gibi yoğun halde sunuluyor .
Ölüm döşeğindeki Bruno büyük bir kaygıyla geçmişini ve bugününü düşünürken yeniden yorumlama noktasına gelir.
Yaşamış olduğu pek çok şeyin rüya olduğunu, aslında hayata hiç dokunmamış hiç nefes almadan yaşamış olduğunu keşfeder. Her şey bir rüyadır ve herkes bir başkasının rüyasında var olmaktadır.
Bruno düşüncelerini oturturken çevresindeki insanlar da bu düşüncelere ortak olurlar .
Karakterler bazen beklenmedik bir şekilde uçtan uca savrulup yer değiştirirler.
Yazar burada sık sık yanılan insanoğlunu ele almakta karakterler üzerinden insanın iç ve dış dünyasındaki bocalamalara ve buradaki ahlâk anlayışı eksikliğine dikkat çekiyor .
Sözgelimi yürümeye ilişkilerdeki sorun " Doğru kişi" sorunu mudur..?
İnsanların anlayışlarına göre kılıktan kılığa giren bir tanrı hangi durumlarda faydalı olabilir ?
Roman boyunca sinematografik atmosfer sizi içerisine çekecek ve bazen bir dramın, bazen bir aşkın, bazen de bir fikrin peşinden sürükleneceksiniz...
Romanda cinsiyet fark etmeksizin bazen Lisa, bazen Diana, bazen Miles, bazen de Danby hatta Bruno olacaksınız.
kendime çokça okumalar dilerimmm.