Hadi bakalım!
Şapkayı öne koyalım. Kafayı da uçurmaya hazır olalım. Yoköyle laylaylom! Öyle sıradanlık, sıkıcılık, hede, hödö yok! Rüya Tacirleri Odası’ndan buyrun. Kendisi beyni bir jimnastik oyunu. Elastikiyet ise üstünüze vazife!
... İki kişi devamlı birbirine dokunacak? İmkanı yok. Ne kadar çok severlerse sevsinler kısa zamanda birbirlerinden bıkar, bir süre sonra da nefret etmeye başlarlar. O nefretle artık yapışık kalamazlar. Peki dedim, madem bu kıvrımlı sevgi boruları içlerinde pek çok sevgi barındırıyor, neden onlardan faydalanılmasın? Boruyu, kalp kapakçığından çıkıp yükselmeden hemen öne yakalayıp gümüş bir kavanoza kapatırlarsa, fazladan sevgiye ihtiyaç duydukça çekerler onun içinden.Birbirini yeniden sevince de artık çıldırıp öldürmezler, lanetim lanet olur güzelce.
* * *
“Ancak acı çeken birinin başkaları için üzülme hakkı olduğuna inanırım. Çiller İlhan’ın yaşamı bir düş gibi görme hakkı olduğuna, muhayyilemizin şimdiye dek girmediğimiz kuytularına bizi çağıran bu şaşırtıcı ‘öykü’lerini okuyunca inandım. Yazmanın sürekli bir yenileme ve yenilenme olduğunu İlhan bize yeniden duyuruyor. Favorim, 6. sulh ceza mahkemesi... Öykü vadisinde bir çığır bu.”
Sadık Yalsızuçanlar
“Kaba gerçekliğin düz ayak, çok çiğnenmiş, rengi kaçmış, tadı yavanlaşmış ana yollarından sapan öyküler. Kenara, köşeye, dibe bucağa sinmiş bizden türemişsilerin üzerine ışık tutan bir hayal gücü. Rüya Tacirleri Odası’nın sahibesi Çiler İlhan, fıkır fıkır ele geçmez soyutu uçurtma yapıp hayal penceresinden okurların göğüne salıyor. Kullandığı ip kıvrak dili. Düşleri çöplüğü boylamaktan kurtaracak kışkırtıcı öyküler...”
Sadık Yemni
