"Gerçek nedir?" diye soracaksınız. Doğrusunu isterseniz umurumda bile değil.
Ben, en azından yazılı eserlerimde, gerçeğe pek önem vermemişimdir. Sivri kazıklar vampirler için neyse, gerçek de çoğunlukla hayal gücü için, odur.
"Sen hiç güçlü olmayacaksın, ahbap. Bazı insanlar ve bazı bitkiler günește kök salarlar. Bazıları da kurur ve ölür. Sen ölüyorsun. Öldüğünü biliyorsun ve hâlâ gölgeye girmek istemiyorsun. Neden? Neden kendini böyle zora sokuyorsun?"
Dees gerçekte yaşamı boyunca kendini sıcak ve neşeli hissetmiş değildi. Çocukluğunda bu duyguların hiç var olmadığına, hepsinin bir maske, sosyal bir gereklilik olduğuna inanmıştı.
Daha o zamandan dünyada hayal güçleri ya uyuşmuş ya da tümüyle ölmüş insanlar olduklarını ve bunların renk körlüğüne yakın bir durumda yaşadıklarını bilirdim.