Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cennetle Müjdeli 10 Sahabe

Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.)

Mehmet Yıldız

Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.) Gönderileri

Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.) kitaplarını, Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.) sözleri ve alıntılarını, Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.) yazarlarını, Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...kurtuluş yolu, dedemizin şeyh, babamızın makam sahibi oluşunda değil, asıl kurtuluşun yolu kendi gayretimizde, kendi amellerimizde, amellerimizin içindeki ihlas ve samimiyettedir.
Çünkü bir insanın yediklerinde haram varsa o insanın davranışları helal olamaz, o insan yapması gereken doğruları yapamaz ve duaları da karşılık bulamaz!
Reklam
Biraz ağır olmaz inşallah ama: "İslam bir hazine olarak bizim omuzlarımıza verilseydi acaba yirmi yil idare ettirebilir miydik? diye bazen düşünüyorum. Çünkü bizde maalesef bazı noktalar klasikleşti. Bu dönemde çoğu insan yirmi yaşına kadar mücahid, yirmisinden sonra parayı bulursa müteahhit oluyor. Daha sonra da o parayı büyütebilmek, muhafaza edebilmek için bol keseden konuştuklarının tam aksi istikametinde eylemlere girişiyor.
Sayfa 20 - TimasKitabı okudu
"Bir hakikatin sineye girip girmediği kişinin amelinden anlaşılır."
"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir."
"Vallahi anneciğim! Seni ne kadar sevdiğimi sen benden daha iyi bilirsin. Ama unutma ki seni ne kadar çok seviyorsam bu sevginin on katı, hatta daha fazlası kadar Allah (cc) ve Resûlü'nü seviyorum. Eğer birini diğerine feda edeceksem, iyi bil ki, feda edeceğim sen olursun, Allah (cc) ve Resûlü değil... Yeminle söylüyorum ki, yüz canın olsa ve her gün bir tanesi gözümün önünde çıksa ben yine de hak dinimden dönmeyeceğim." dedi.
Reklam
Eğer bir aile İslâm çizgisinde ise o ailedeki anne babaya hem itaat hem ihsan vardır. Ama bir aile, İslâm çizgisinde değilse o ailedeki anne babaya ihsan vardır fakat itaat yoktur.
Kendisi, İslâm adına havaya kalkan ilk yumruğun ve İslâm adına atılan ilk okun sahibidir.
Sa'd Bin Ebî Vakkâs (R.A.)
Adı Sa'd b. Ebî Vakkâs Anlamı İyiliğe meyli, kuvveti olan Künyesi Ebû'l İshak/İshak'ın babası
Allah: "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir.” “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık." diyor.
Sayfa 54
Reklam
O oğluna da: "O'nun(cc) dilediği benim de en büyük dileğimdir." diyecek ve vasiyetini şu şekilde bildirilecekti: "Evde bulunan bir sandıkta biraz eskimiş bir gömlek göreceksin. Beni o gömlek ile kefenle. O gömlek Bedir'de giydiğim gömlekti. O gömlek amcan Ümeyr'in Bedir günü şehit olurken el sürdüğü gömlekti. O gömlek Bedir günü Allah Resûlü'nün (sav) beni teselli etme adına mübarek elini sırtıma sürdüğü gömlektir. İstiyorum ki bu kadar yüce hatıraların olduğu bir gömlek ile Rabbim'in huzuruna gideyim."
Sayfa 52
Kendisine İslâm coğrafyalarının dört bir tarafından insanlar gelmiş ve ondan dualar istemişlerdir. Sa'd b. Ebî Vakkâs(ra) da o yaşına ve rahatsızlıklarına rağmen her geleni kabul etmiş ve isteyene hayırda olması şartı ile dua etmiştir. O günlere dair bir meseleyi bize Abdullah b. es-Sâib şu şekilde naklediyor: "Yıllar önce Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı ziyaret etmiştim. Gözleri görmüyordu, ama sesimden beni tanıdı ve: 'Sen Mekke'nin en iyi kârîlerinden biri olan Abdullah değil misin?' dedi. Ben: 'Evet, ben oyum' dedim. Sevindi ve bana dua etti. O zaman dedim ki: 'Amca! Senin duan makbul oluyor, herkese dua edip duruyorsun kendin içinde dua etsen de gözlerin açılsa olmaz mı?' Bu sorum karşısında gülümseyerek dedi ki: 'Oğlum! Allah Teâlâ'nın benim hakkımdaki takdiri ne ise en güzeli odur, ben niye takdir edilene razı olmayayım ki?"
Sayfa 52
Yıllardan Hicrî 55'tir. Sa'd bin Ebî Vakkâs(ra); seksen beş yaşında, gözleri görmeyen bir pir-î fanidir ve Medine'ye yakın "Akik" diye bir köyde yaşamaktadır. Kendisi Hz. Osman (ra) döneminden sonra bu köye taşınmış ve ortaya çıkan fitnelerden uzak kalmak için orada yaşamını sürdürmüştür. Yılların ordu komutanı olduğu için ona birçok kez: “Haydi şu ordunun başına geç!" diyenler olmuştur. Hatta bir rivayette: "Yüz bin insan seni bekliyor Ey Sa'd!" denildiği bildirilir. Sa'd(ra) ise bunu diyenlere: "Eğer bana ağzı, gözü, kulağı olan ve: 'Şu mümindir, şu kafirdir!' diye işaret edebîlecek bir kılıç verebilirseniz, sizin istediğiniz yere gelip son noktaya kadar savaşayım." diye cevap vermiştir. İşte Sa'd(ra) fitnenin yeryüzüne adeta tohum gibi saçıldığı o dönemde, bu ayrımları yapamayacağından dolayı Akik köyünden de ayrılmamayı tercih etmiştir. Özellikle Hz. Ali (ra) dönemindeki Cemel ve Sıffîn Savaşlarına katılmamış, tarafsız kalmıştır.
Sayfa 51
Mekke fethi zamanında Sa'd bin Ebî Vakkâs (ra) hastalanmıştır. O sırada Efendimiz'in (sav) yanına gelmesiyle kendisine neler yaptığını Sa'd(ra) bizlere şu şekilde nakletmektedir: "Ben hastalandım, Resûlullah (sav) ziyaretime geldi. Allah Resûlü (sav) elini göğsümün üzerine koydu. Elinin soğukluğunu yüreğimde hissettim. Resûlullah (sav) daha sonra şöyle buyurdu: 'Sen kalp hastası bir adamsın. Sakîfli Hâris b. Kelede'ye git. Hâris b. Kelede, doktordur. Onu ziyaret et. Medine'nin güzel hurma ağacından yedi tane meyve alsın. Onları çekirdekleriyle birlikte ezsin ve sonra sana içirsin."
Sayfa 49
İstişarede herkes bir şeyler söylese de Hz. Ömer (ra) başından beri bu önemli cepheyi bizzat kendisi komuta etmek istemiş ve: "O orduya karşı ben kumandan olup yaklaşık otuz bin asker ile o savaşta ben yer alacağım." demişti. Ama özellikle Hz. Ali(ra) ile Abdurrahman b. Avf(ra) buna karşı çıkmış, halifenin Medine'yi terk etmesini uygun görmemiş ve yerine başka bir ismi görevlendirmesini teklif etmişlerdi. İstişare ekibi: "Kimi gönderelim?" diye meşveret ederken o sırada bir elçi gelmiş ve Halife Ömer'e(ra): "Ey Ömer! Bu mektubu size Hevâzin'den Sa'd b. Ebî Vakkâs gönderdi." demiştir. Bu sözü duyan Abdurrahman b. Avf(ra) ayağa kalkarak: "Buldum, Sasanilere Arslan Pençesi Sa'd'ı göndereceğiz.” demiştir.
Sayfa 46
115 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.