En korkunç olan ölümümüz değil... Hepimiz yokolacağımızı biliyoruz, dedi Sonya, ama bu tür bir değişme... Kelebeğin tırtıla dönüşmesi akıl almaz bir şey.
Şunu unutma arkadaş aydınların arasında, işçilerin arasındakilerden daha çok hain vardır. Okumuşların kemikleri incedir, kırılıverir. Bizim kemiklerimizse, kösele gibidir, eğilir ama kırılmaz!
Kalabalık, sessizce, garip bir biçimde adım adım ilerliyordu. Başlarının üzerinde palmiye dalları ve defneden taçlar dalgalanıyordu. Neydi bu? Cenaze mi? Evet ya, elbette! Sonra, Andrey birdenbire Dostoyevski'nin öldüğünü hatırladı.
Andrey, Sonya ile birlikte rıhtım boyunca dolaşıyordu.
Senden artık hiç aynlmayacağım dedi genç kız.
Eleleydiler. Böyle Sonya'yı etiyle kemiğiyle yanında hissetmek, elinden tutmak garip geliyordu Andrey'e. Oysaki daha o gün öğlene kadar birbirlerini ne zaman tekrar göreceklerini bilmiyorlardı.