Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saçlar ve Gölgeler

Rojbin Perişan

Saçlar ve Gölgeler Sözleri ve Alıntıları

Saçlar ve Gölgeler sözleri ve alıntılarını, Saçlar ve Gölgeler kitap alıntılarını, Saçlar ve Gölgeler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gitmek... Uzaklara... Ama uzaklık yoktu ki. Uzaklık insanın içindeydi. İnsanının kendisiydi uzaklık. Ondan öte bir uzaklık var mıydı ki?
Mümkün olsaydı... Mümkün olsaydı, herkesin yerine ağlardım. Bütün gözyaşlarını toplardım. Mümkün olsaydı... Ömrümü dağıtırdım herkese...
Reklam
Onu gördüğüm zaman yalnızlığın üşüten hüznünü, kışın hissetmiyorum. Vakitsiz bir ilkyaz mevsimi yaşıyorum. Olur ki hayallerim, umutlarım amansız bir çiğin altında kalır. Olur ki ayrilığın çöllerinde, gözleri serabım olur ve o serabın ardından sürüklenir giderim. Yine de her daim Cemşit'in sesi akşam serinliğinin yıldızı olur benim için. Karanlığımı aydınlatan tek yıldızım..
Öğretmen bacım, kendini sıkıntıya koyma. Bu dağlar ile arkadaş olmalısın.
Son söz
Acilarla, kırık bir aşk hikâyesiyle, ayrilıklarla geçen hayatının son saatlerinde annesinin sesine dalup gitmisti Asya. İç cekişleriyle örülü gencliğinin son nefesini annesinin kollarında verdiğinde, hangi onulmaz yarasını hatırladi, kim bilebilir? Mutluluk özlemini Asya'yı hatırlamadan kim düsünebilir? Asya'yı ağtlarla, gözyaşlarıyla götürdüler. Babası taziyeye gelen herkese aynı cevabi verdi: "Bana, başın sağ olsun, demeyin, gözün aydın deyin. Asya'm kurtuldu, Asya'm kurtuldu..."
Rojbin PerişanKitabı okudu
"Sen okumuş adamsın, bilirsin bizi. Biz aynı nehirlerde şu içmiş, aynı topraklardan buğday yemişiz. Türkmen, Arap, Fars, Afgan ve biz Kürtler bu yüzden birbirimize benzeriz. Yüzümüzdeki çizgiler bile ayni. Bu çizgiler hem dostluğumuzun, hem de düşmanlığımızın sebebi..."
Reklam
Bu hikâyeye bunca kan ve gözyaşı neden damlıyor? Sevdam, bir uçurum sevdasıydı. Bu yüzden firari aşkın çiçeği, kardelenli günlerde kendisini uçurumlardan atıyor . Yüreğimin vadisinde üşüyorum. Saçlarım, kırağı yağmurlarinın altında ıslanıyor. Atık akşamserinliğinin koynundan alp getirdiği rüzgârla dalgalanmiyor,savrulmuyor saçlarım.
Toprak bir kimliktir yavrum, etrafında gördüğün, dokunduğun, sevdiğin her şey bir kimliktir. Bahçedeki şu elma ağacnı görüyormusun? O ağaca kimliğini veren, varoluşun anlamlı kılan topraktırr. Topraktan kökü koparılan bir ağaç yaşayabilir mi? O bir elma ağacı olabilir mi? Elma ağacının baharda açan beyaz çiçeklerini özlediğini hissetti Helbest. Pembe, beyaz çiçeklenirdi elma ağacı. Şu anda, birakıp geldiği yerlerde çiçeklerin açma zamanıydı ve o göremeyecekti.
Gözlerini yumarak bir şiirin dizelerini minldanmaya başladı Tenia. "Budist rahip gülümseyerek seni bekliyor/ Saçların kazıyıp sunak taşına bırakmış/ Oysa senin saçların hâlâ yerinde duruyor/ Bu yüzden mi ağlıyorsun?/ O mabet, o sunak taşı saçlarını bekliyor." Bu dizeleri ilk okuduğunda nasıl da etkilenmişti.
Dicle ye attığımız güller nereye gider, denize ulaşır mı acep? Bilemeyiz, bilemeyiz... Ama bizimkisi Mem ve Zîn'im gizine ulaşma istemi. Belki o gize ulaşırsak Ahmedî Xanê'nin bize neden küstüğünü de anlarız...
Reklam
"Benimle gelir misin?" dedi. "Gidelim, çok uzaklara gidelim. Kimsenin erişemeyeceği uzaklara... Sesi, son umut dalına tutunduğunu bilmenin telaşıyla doluyordu. Asya, söylenenleri anlamanı kavrayamamıș, şaşkınlıkla bakıyordu. Çekip gitmek, hem de çok uzaklara... Birlikte gitmek... Kimsenin erişemeyeceği uzaklıklar... Gitmek... Uzaklara... Ama uzaklık yoktu ki. Uzaklık insanın içindeydi. İnsanın kendisiydi uzaklık. Ondan öte bir uzaklık var mıydı ki?
Mutluluk, diye düşündü Asya. Mutluluk mümkün mü? Baba evinden ayrılırken mutluluğu da, mutluluk düşlerini de bırakıp gelmişti. Sevdasını gizlice büyüttüğü evin penceresinde, avlusunda bırakmıştı o büyülü kelimeyi. Ferat'la kaçmak
her insan yüreğinde/bir çarmıh taşır/ve ömrünün son günlerine dek o çarmıhta/yüreğindeki İsa’yı kanatır
Kara taşlardan yapılmış, acılara, direnişlere, savaşlara, aşklara tanık olmuş kadim surlar... Mazlum'u, Ferhat'ı, Zekiye'yi, Kurdê'yi tanımış kederli surlar... Dört kapısı da güneşe açılan, umudu yükselten burçlar, bedenler... "Güneşin doğuşu ne kadar görkemliyse, surların Güneş'e selam durması da o kadar görkemli olacaktır," diye düşündü.
"Sıfır yutan elemandır, tıpkı kötülük gibi," derdi. "Sıfıra çarptığında nasıl yok olup sıfıra dönüşüyorsa, kötülüğe çarptığında da yok ołursun, ya da ona dönüşürsün."
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.