Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Saçmalama Kudret!

Harun Özen

En Eski Saçmalama Kudret! Sözleri ve Alıntıları

En Eski Saçmalama Kudret! sözleri ve alıntılarını, en eski Saçmalama Kudret! kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaktinden evvel büyümek dedikleri, insanın güvenen yanlarının, daha tomurcuktayken kesilen dallar gibi benliğinden koparılması değildir de nedir? Siz hiç annesi babası üzerine kol kanat geren, bir dediği iki edilmeyen, yokluğu sadece televizyondaki filmlerden işitmiş, şefkati ve sevgiyi hunharca yaşayan bir çocuğun kolayca büyüdüğüne şahit oldunuz mu? Olamazsınız. Bir yanları hep çocuk kalır onların. Ne zaman dara düşseler, ne zaman sıkıntı sarsa çevrelerini, içlerindeki çocuğa sarılırlar. Onun gülen yüzüne, sevgiye doymuş kalbine sığınırlar. Bizimki öyle miydi be arkadaş? İçimdeki çocuk benden yaşlıydı, ben ondan huysuz, ben ondan daha karamsar. Üç yanı kederlerle çevrili, yazları sıcak ve kurak, kışları ölümüne soğuk, kapkara bir kara parçasıydı kalbim.
Sayfa 28 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okudu
Gökten üç elma düşmüştü. Kimsenin başına değil, sokak ortasına. Kimse itibar etmemişti hormonludur diye. Kerevetini ise bir belediye otobüsü ezmişti. Masum ve kirlenmemiş zamanlarda, sessiz gecelerde umutla beklenen elmalar, kirli bir zamanda umarsız dünyalara düşüvermişti apansız ve amansız. O zamanları bilenler hamur yaptık küçük tabaklarda. Gazetenin üçüncü sayfasından kesekâğıdı yapıp olay yerine koştuk. Her birimiz birer küçük parça koyup içine, çocukluğumuza koştuk delicesine. Mahallelerimizde yükselen dev binaların gölgesinde kalan son ağaçların altına gömdük onları itina ile. Elmalar öldü ve biz büyüdük. Hiç başlamadan bitti masallarımız da.
Sayfa 84 - Yitik Ülke YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Soğuk bir evin salonunda tek bir portakalın kokusuyla turuncuya çalarken hayat, insanlar ne çok şey taşıyorlardı ellerinde.
Kahramanları hayatın kendisi kadar gerçek, gerçekleri kahramanları gibi ağır yaralı hikâyeler.
Belki de bizi hasta haliyle daha çok uğraştırmamak, üzmemek için ya da onca yokluk arasında yük olmamak için kıymıştı canına ama keşke yapmasaydı. O bir gün bile daha fazla yaşasaydı da ben o bir gün için tüm ömrümü hamallık yaparak geçirseydim. Son bir kez sarılabilseydim. Üzerine sinen işçi terinin kokusunu ta ciğerlerime kadar çekebilseydim. O ölmeseydi be ablalar! Babam ölmeseydi ve ben büyümek zorunda kalmasaydım vakitsiz. Ömrümün kalan kısmında sürekli arkamı kollamak zorunda olmasaydım. Bayram sabahlarında öpülecek bir baba eline muhtaç uyanmasaydım. Böyle yarım yamalak, böyle yakışıksız, böyle sokak ortasına terk edilmiş yavru köpekler gibi çaresiz kalmasaydı hayat. Kolumuz kanadımız kırılmasaydı böyle. Babamız ölmeseydi be abiler! Babalar hiç ölmese olmaz mıydı?
Siz bilmezsiniz, fakirlik en ilk susmayı öğretir insana. Önce diliniz susar, sonra içinizdeki ses. İçinizdeki ses sustuğunda ölür hayalleriniz, umutlarınız ve düşleriniz. Siz sustukça eğilir başınız, eğildikçe başınız sessiz bir cehenneme döner soğuk dünyanız. Ben de sessizdim, çünkü fakirdim.
Reklam
Hiç bitmeyecekti bu insanların dünyaya düşkünlükleri. Gösteriş çabaları, çalım atma yarışları, ne kadar çok şeye sahip olurlarsa o kadar saygı göreceklerini düşünmeleri hiç bitmeyecekti. Düzen, insanoğlunun dünyada hüküm sürmeye başladığı günden beri böyleydi ve böyle de devam edip gidecekti. Lafa gelince yalan dünya malı diyeceklerdi, ölümden başka her şey yalan diyeceklerdi ama o mala mülke sahip olabilmek adına tüm kötülükleri ve karaktersizlikleri de mubah sayacaklardı. İnsandık işte.
Babasız olmak nasıldır bilirim. Bir yanın hep noksandır. Boğazında bir yumruk her daim asılı durur, yutsan yutamazsın. Ne kadar sıcakta olsan da üşür bir yanın hep. Kendini ordunun içinde bile güvende hissetmezsin.
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.